7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1280
Okunma
ne kaldı buralarda sana benzeyen
son fırtına izini toprağa içirirken
kokunu da gittiğin yollara sürdü peşinden
ne saksılarda bir begonya
ne de bahçede bir pembenin ahenginde
başımı öne eğiyorum
eline bir çay verdiğim o masa var ya
ben seni hala orda arıyorum..
güzel gözlerin geceyi içine çekerken
benden ne kadar alıyorsun uykuna bugünlerde
bilmiyorum..
ya da ne kadar daha nefretinle süpürüyor beni nefesin
aklında olduğum bir erken sabahda
hiç yağdımmı eteklerine
gittiğin günden beri tersime sızarken
üstüme dökülen şiirlerle beraber
bana dokunup kaçan bir el hissediyorum
küçük ellerine benzeyen
kovaladıkça kaçarken
çorak dudaklarında bir med cezir resmi görürdüm
şaşkın tebessümlerle çakışırken bakışımız
işte o zaman
seni ne kadar sevdiğime şahit olur
sana aşkımı haykırırdım
boynuna gezinirken soluklarım
merdivenlere serilirdim
bilirim
her sabah rüzgarında yüzümü yıkayarak
senin affınla arınırdım
ne zaman ellerim cebimde kapansam avuçlarına
tadını yanağıma bırakıp
kendini bana bağışlardın
bana hiç kötü gözle bakmadın ya..
bu yokluğa
bundan isyan ediyorum
hadi
bir zeytin dalı yolla bana
ya da bir selam
ben seni
hâlâ çok seviyorum
Faruk Civelek
5.0
100% (10)