31
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2686
Okunma

düşmandan postal sesi bekleyen erin
alnına ter damlası gibi oturacaksın
kirpiklerinin arasından tuzlu tuzlu sızıp
gözünün korkudan büyümüş bebeğini
adam gibi adamlığından koruyacaksın
parmaklarına ilişen o nasırlı kalemle
yâre doğru uçacak mektuplarına
üç dört mevsim birden sığdıracaksın
ve yağmurluysa satırların
okuyanın kara bağrına
gün ışığı doldurmayı unutmayacaksın
bir yudum şefkat için
ölmek ihtimalinden söz edecekken tam;
o kalemin dilini tutup koparacaksın
şefkate aç dudakların
su beklemek neymiş bilecek.
sonra köye inecek.../ ve
ağır yazlar geçirmiş kasım gözleyen kızın
gözündeki ak hevese saklanacaksın
kasım dediğin nedir.../ elbet gelecek
o/ koyun kırkıp yününe kavuşacak
yıkayıp yıkayıp güneşte kurutacak
uzun sürecek/ güneş nazlı/ olsun...
sabırsızlanmayacaksın.
tarayacak/ bekleyecek/ sıkılacak
iğden geçirecek.../ seyrederken...
bekle bekle... kelep olacak
artık tenine dar gelen sabrın.
elaya boyayacaksın sonra
yârin kara kirpiklerini
kelebi tezgaha dayayacak.../ ve
motif motif/ ve yumuşak/ ve hırçın
bir aşk dokuyacaksın ilmek ilmek.
sonra çiğner de dindirir/ hasret bağrını
çıplak ayaklarıyla ezerek/ tabii;
kelepçeli değilse bilekleri.
bunlara alışacak/ bir daha hiç...
şaşırmayacaksın.
gözlerinin kuytusu irin dolu bulutsan
güneşe yalvaracaksın
yağmurlar yağdıracaksın
şımarıkken içindeki çocuk
günebakanlar kadar...
dinleyecek dinleyecek dinleyeceksin
anlatmayacaksın/ bırak o anlar...
arzularını satmayan bir kitap gibi
rafta tozlandıracaksın
gün olur/ okumak ister/ silkeler belki.
sonunda ölecek... ölecek...
öleceksin
sin/ toprağından pembe çiçek doğuracak
açacak açacak açacak
ve koklayacaksın öte yanda/ o da belki.
yani.../ sevmek kolay iş değil gözüm
öyle seviyorum dedin diye hemen
sevmiş sayılmayacaksın.
JD
kelep: büyük iplik çilesi