5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1377
Okunma

zaman genişti, biz genç
bahar payına düşen yeşiller bile maviydi
ve, okumuştuk en başından
ayrılığını bile, sevdadan ayırmadan sevmeliydi...
sonra büyüdük
ya genleşti zaman
ya daraldı içimiz
ki; kısaldı saçlar!
şimdi
talana uğramış mağribi gibi, ülke
avuçlarda meczup paganist tümceler
ne yazık siyah bir kovaya düştü
rahibe siyahı kuşanmış geceler
matlubu yitik bir deşifre kaldı elimizde
oysa ne pembeydi hayali
unuttuk
ayrılık, aşk dilindeki en acı söylenceydi...
dünlerin üzerinde tepinirken, bağdaş kurmuş kirli yüzün
bu, nedenini kesmiş,doğramış bedevi cüssemle nasıl unuturum seni
peki sevgili
rasathane kayıtları depremden bahsetmezken
içimdeki bu depresif salıncaklarda uçuşanlar
kimdir?
neyin nesi!
söyle, kalburüstü fenomen ayak izi!
sadece
peyker bir suhulet gibi kırılmış adının sancısı
bir iç çekişin en yüksek desibeline saklamışım fazlasını...
_şiirler_
ister harici bir ulak gümbürtüsü de
ister optik bir yanılsama ya da sensör körlüğü
arpacı kumruları gelsin aklına
ki; biri olmadan ötekinin yaşadığını gördün mü?
yoknaz bir terin kokusuna aşinalık say, astarın yüzüne aşkı
gerdanı terlemiş kalemimin fotosentez çatışmalarını
sırat kuşanırken dilimin dibi donağı
hangi kahpe lügat der ki; bu bir deyneksiz köy alışkanlığı!
peki, hiç mi duymadın güzellik
ekeceğin tarlaya işemeyeceksin
biçeceğini de çiğnemeyeceksin laflarını...
hem
hangi yangına, pörsümüş bir dil üflemesi kâr etmiş sevgili
neye yarar
sultası ölmüş bir karmaşada pay payda hesaplaşmaları
yaralanmaz mı berhüdarından
acı makamında
naçar, ıtrî bir söylence kalmışsa geri
sevdanın mahremi mi kalır sevgili
müphem bir lezyon gibi görünürken, tüm iç çamaşırları...
ToprağınSesi
.
5.0
100% (7)