11
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1356
Okunma
battı tırnakları, kanattı
yüreğine sığmayan, sessiz, sinsi, kurnaz gözlere
aldırmadın yine de
saf saf/ lığı öğretirim sandın
hayata tutunamayan ellerinde
irem bağının bulaşmayan kokusu
eldeki tüm bakıyye
yarında boş kalan yarınlar
belki diye diye
avuntu niyetine içmektesin hiçliği
yankısız konuşmakta rüzgâr
/ya Rab, soluğuma bir orman nefesi medet/
merhametin taş kalbi, ağır uykularda yine
yine soluk harmanlandı kavla
gam büyür gam üstünde
hicran her masalın sonu
gözündeki bulutlarda
su kalmadı, yangını söndürmeye…
içine bakmayı beceremeyen aynaydı yüzün
gökkuşağının yedi renginden
birini bildi yalnızca
çark edemediğin
kan kırmızıdan kanadın hep
bu yüzden/ kapı eşiğine sıkışıp, boğuldu her günün
derinleştikçe içindeki göçük
göçüp gitti yaşam sevincin
bitmedi hâlâ kendinle kavgan…
soğutamıyorsun yüreğini ne yapsan
dünün muhasebesinden
bugünün kollarını saramıyor bedenin
gün yoksunu pencerene, konmuyor kuşlar
kokmuyor çiçeklerin
meçhule düşen
göçebe yarınların var
var mı beşinci mevsim ?
söyle şimdi/ değdi mi kadir bilmezlere
değdi mi kadir bilmezlerine?...
hayat oyunu dediğin
kazanmak için, kendi tarafını tutmaktır sıkı sıkıya
oysa sen
başkalarına ırgat /tın
kendine, hep derme çatma baktın
onlara sevi açtın, kendine mat
kaybeden sen oldun hep
saklı kentin olmadı yüreğinde hiçbir zaman
uykulara yürürken uyandın
geç/ti vakit, yol bitti, bitti yol…
hadi / taze, yeşil bir yaprak aç/tır çorak dalında şimdi/ açabilirsen!
artık, aynı fotoğrafa bakacağın
tek vardiya, ç ö l bir yaşamdasın
ki, yüksekten u ç a m a z yaşlı kartallar
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir