8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1277
Okunma

Karanlık sürünse gecenin ayazında
Dişleri henüz bilenen öfke
İçimi saran hangi rengin karası
Sunak ver ey aklım
Şimdi kurban zamanımıymış
Mecali tükenen
Çürümeye yüz tutmuş saç ayağın tekiyim ben
Her yanım pas küf
Her yanım virane
Anlamı kalmayan manalar gizlendi
Hücrelerimde
Kardım eridim kendimde
Ve unuttu ayaklarım iz bırakacak ağlamayı
Ah keşke bilseydim konuşmayı
Lal güneşin ışıkları
Zırhlı bedenim
Korudukça göğüs kafesimi
Zorlanıyor nefesim
Bu gece mi yoksa bu gün mü?
Bu kadar boğucu
Yoksa bana mı bu karalar çalındı
Ayaklanan masklarımı arıyorum dost
Sıcak ağustosların soğuğunu
Son hızla koşan yürek sesimi
Vıcık vıcık yanaklarımı
Hayallere koynunu açan göğsümü
Lal her yer
Ölümden beter bu sessizliğin sesi
Mezarsız ölüyü giydirdi heyecanlarım
Takatsiz üzerimdeki güneş
Ey yorgun bedenim
En yılgın senelere devşirilmişliğim
Bitimsizim gayri
Ne eylerim….
5.0
100% (7)