16
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1950
Okunma

bilmiyorum kaç ürkek çığlık yuttum
geceden/sabaha silinirken sesim
yağmur duydu
siz
derin uykulardaydınız
ayın aksine düşerken
mektuplarımın kanlı satırları
boyunları yaraladı
yağlı urganların sıkısı
‘ceremesi yine aşka çıktı’
masanın üzerinde kurumakta iken
portakal kabuklarının oranj
yalnızlığı
ve
kararırken armut dilimlerinde
umutlar
odaya yayılıyor
sevdanın
ağır yanık kokusu
nefes almaya korkuyorum, can!
uzadıkça uzuyor akrebin, yelkovana yolculuğu
sadece güneşin doğacağı
perdeler aralı
kanepem taştan
bir kapanıp bir açılıyor kirpiklerim
cüceler koşuyor masallarımın içinden
yetmiyor bir avuç su
çatlayan dudaklarımı ıslatmaya
ellerimden kayıp düşerken
peluş çocukluğum
deli ediyor
penceremin pervazında sevişen
arsız kuşlar
içimi gagalıyor kıskançlık
öyle derin özlüyorum
sizi
saçlarımdan,
yorgun bir ömür saçılıyor
başımı yasladığım
siyah/beyaz portrelere
güller soğuk
donarak kuruyor çin işlemeli vazosunda
tabiat sitem kusarken
cama vuran silüetlere,
Haydi
Bir şarap, bir şarap daha !
Çiğdem PARLAYÜKSEL
5.0
100% (14)