2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2766
Okunma

GELDE YAŞA…
Değmeyin ne olur artık yamacıma
Dökülmüş yıkılmış viraneyim
Tutunduğum tüm dalarım kırıldı
Yok, olmanın yolundayım
Ey ölüm gel artık kolarımı açmış seni beklemekteyim
Bana bu dünyada verilecek en güzel hediye sensin
Gel ne olur artık dayanacak mecalim kalmadı
Al beni bu yalancı âlemin deryasında
Yıkılmış yok olmuşluğumu daha fazla deşifre etme
Ne olur yarınlarımı görmeme müsaade etmeden al beni
Yıkılışımı görmesin namert bakışlar
Yıkılışımı görmesin derdimi binlere katlayan goncalarım
Tebessümle bakan yüzler taş duvara döndüler
Masumiyetimi kalleşçe sırtımdan vurarak aldılar
Gözlerimin ferini bir anda alıp karanlığa gömdüler
Yıkıldım yaşamak artık isyanların vaktinde
Hüzünler artık sıra, sıra taşıyacak mecal kalmadı
Dertler dersen binbir çeşit yüklenecek hal kalmadı
Umutlarımı saldım gökyüzüne yitik masallar gibi
Hoyrat duruşumu namert kurşunlarla vurdular
Hadi ölüm gelde bu goncalarımın saltanatı olan hasreti bitisin
Tut ki yaşanılmışlığımı bin yıla verdin
Tut ki umutlarımın bitmesini dilerim
Tut ki bu nefese artık layık dilim
Titreyen benliğimin yaşam savaşında yenildim yitik kaldım
Hadi yalan dünyanın yalan eteklileri
Hadi yeni den çalın davulumu yedi göbek yedi ceddime
Bilinmedik kulaklara fısldayın yitikliğimi
Dilediğiniz namertliğin son sefasın da mutluluğunuzu yakaladınız
Ölüm bile tatlı gelmezdi bu kadar sizin için
Yaşarken her gün öldürdünüz günde üç kere
Üç gonca üç can üç yavrum için
Mutluluk sizlerin yandaşı olmuş umut seferberliğiniz
Şerefsizlik başınızın tacı
Hayâsızlık yaşanılmışlığınızın mukafatı
Derinden vurduğunuz paslı mermiler ödülünüz oldu
Utan ey ölüm utan ki bu nefesi halen bu yıkılmış bedende taşıtıyorsun
Nazlı bir ceylanın edasıdır ölümün bakışları
Bir anne şefkati idi ölümün son öpüşü
Ve bir namerdin son sıkacağı mermi gibisin ölüm
Cesaretin yok cesaretin olsa alırdın bu nefesi şerefsiz dünyada
Yaşatmazdın bu yüreğime üç beş eteklinin şerefsizliğini
Ve hoyratlığımı ezdirmezdin sacı uzun olan hayırsızlara
Hadi uğruna savaş verdiğim uğruna ölümü davet etiğim
Yüreğimin benliğimin üç parçası
Satılmış gecelerimin ilk alıcıları
Taşladığınız hor gördüğünüz ayaklar altına aldığınız can
Bir zamanlar baba diye koşup sarıldığınız adam…
Öldürdünüz beni sizler hiç gözünüzü kırpmadan
Kıydınız bir zamanlar baba diye seslendiğiniz canınıza siper olanı
Yüreğinin en hazin yerindeki yaralara tuz bastınız
Goncalar ölümü neden bana reva gördünüz
Neden bu hidet bu şiddet neden böyle bir son
Neden yitik bıraktınız neden
Gözleriniz yüreğime hancer gibi saplanır
Bakışlarınızdan alevler sarar benliğimi
Ölüme koşarım hali ehvalinizi gördükce
Ölüm gelir benliğimi kabulnemez yitik kalırım
Sizin olmadığınız bir dünyanın nefesine ihtiyacım kalmadı
Ölüm naşımın son perdesinde kalacak
Tesellim bırakılacağım son musalla taşı olacak
Benliğim den geriye sadece dudaklarınızın arasında baba olarak kalacak
Diliniz söylerken yüreğiniz kabulenmeyecek
Bir babanın son dileği o da yerine gelmeyecek
Ben dünümden bu günüme
Yarınımdan musalla taşına ölüme koşarken
Geriye sadece bırakabileceğim
Kifayetsiz satırlarım olacak
Ben karanlıktan aydınlığa koşmayı bıraktım artık
Ölüm tek teselim oldu kefensiz leş kargalarına
Yüreğimi emanet edeceğim toprakta
Sadece mezar taşımda Yağmur Aleyna Onur yazılacak
Ve geride bırakacağım tüm anılarım
Benliğimle birlikte toprak olacak
Toprak almaz beni derdim bırakmaz beni
Ölüm öper anlımdan gözlerim bir daha görmez sizleri…
5.0
100% (3)