7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1311
Okunma

Getirdi sarı yapraklarını eski baharların
Kıyıya çarptıkca o bildik yalnızlığı yüze vuran dalgalar
Biraz hırçın, biraz dalgın
Sanki herşeyi görmüş ve görülebilecek herşeye alışkın...
Rıhtımda dönmeyecek olanı beklerken
Çekilir kanı, tutulmayan ellerin
İçi yanarken elleri buz tutan o adam hala aynı çocuk
Netliği azalırken siyahı artar dünlerin...
Çaya şeker diye hüzün katar gibi otururken
Gözlerinin maviliği kaldı geçmişten, buğulu isli...
Aşinalığı zor gelir hayatın
Hiçbir şey değişmiyor derken sona gelmiş gibi.
Herkes kendi derdini anlatıp bir başkasına sığındı
Nazı geçer diye haline acıyan aradı...
Dinlemek martılara kolaydı; o da bir simit karşılığı
Bencil kendini anlattı, o ise hem bencili hem martıyı anladı
Çocukluğunu okudum o sarı yapraklarda
Kendi gibi bir sürü çocuğun hikayesini daha
Az zamanda çok kış yaşamış
Karnı mı, gönlü mü daha aç soranı olmamış.
Boğaza doymaya hevesli, akşam sofrasında kahkahalar
Balıkların suçu yok, onlar da yana yana kızarmış...
Yaşı yetmemişlerin derdi başka
Boğazlarından geçen acı karınlarını doyurmamış.
İstanbul; görünen yüzü ışıklı, aydın
Arkası soğuk beton konforu, asfalt yatakların
Sokak lambalarına yenik yıldızlar örter üstünü,vefalı...
Kiracısı yok sahipleri var buraların.
Yalnızlık salgını var; herkes kızgın ötekiyle kavgalı,
Deniz getiriyor önüme sarı sayfaları, biraz daha dalgalı
Mahkum yaşamlar ucuz,bir tek nüfusta var sayıldı
Üstlerinden kilit vurulmuş, açık alınları damgalı...
Keziban Ülker
08.10.2010 19:47
5.0
100% (3)