4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
905
Okunma

,,Doğru söyledin çırak’’ dedi gülerek Bâki
O ara Hayyâm seslendi: ,,Âb getir ey sâki’’
,,Kalkalım artık dostlar’’ diye seslendi Âfet
,,Yoksa sabahı bulur ahbâblarla muhabbet’’
O esnâda yaklaştı, gölge gibi bir yaşlı
İnce gömleği kanlı, siyah gözleri yaşlı
Bir baktılar ki gelen şehîd Hallâc-ı Mansûr
,,Ey yârenler var mıdır bu fâkire bir destûr?’’
,,Buyur güzel üstâdım’’ dedi Pir Sultân Abdâl
,,Gömlek kanlar içinde, Hallâc’ım nedir bu hâl?’’
Hallâc: ,,Aşk şarâbından döküldü birkaç damla’’
,,Şarâb-ı aşk içilmez her zaman sırça câmla’’
,,Bazen de içmek gerek onu kan ile cânla’’
,,Yâr-i bâkiye gitmek gerek bin heyecânla’’
Gâlib:,,Güzel üstâdım gerdânınız hep zahmdâr’’
Hallâc: ,,Aşkın möhrünü vurdu çekildiğim dâr’’
,,Maşûkum ip salladı semâdan’’ dedi Hallâc’’
,,Bâkî cânânım bana pamuktan örmüş mirâc’’
,,Onu gökten sallarken ol cânân-ı câvidân’’
,,Şu boynuma dolandı gece inerken dârdan’’
Sohbeti bölüverdi bir kuşun âh âvâzı
Baktılar ki Nâzım’ın o yaralı Şahbâzı
Âkif bir şey var dedi şahbâzın gerdânında
Mektubunu okudu ahbâbların yanında
Nâzım gelemiyormuş Moskova’dan bu akşam
Çünkü murûr-u hudûd, sürgün şâire harâm
Burnunda tütüyormuş vatânı buram buram
Zindânda değil ama rûhu hep gamlara râm
,,Nâzım’ı en iyi ben anlarım’’ dedi Âkif
Onu da etmişlerdi bir bahaneyle tevkîf
Ve sürdülerdi onu İstanbul’dan Mısır’a
Canlandı üstâdımda acı veren hatıra
Hatırlayınca Âkif o karanlık günleri
Yeniden yaşamıştı kâbûs gibi dünleri
Didârından aktı ruhsârına bir reşha
Şu gönüllerimizi eyledi şerha şerha
Âfet hânım uzattı mendilini Âkif’e
İnce ince nakışlı ve kumâşı kadife
,,O günler geçti Üstâd’’ dedi şâir Ali Şîr
Âkif: ,,Bu ses âşinâ hatta lisânda bir pîr!’’
Sırtını döner dönmez sarılıverdi Âkif
Birbirini ettiler güzel kelamla taltîf
Hemen yerinden kalkıp, ona yer verdi çırak
Hayyâm: ,,Üstâdım heybeni şuracığa bırak’’
Üstâdın gelişine, çok şaşırmıştı herkes
Ömürlerinde bu ân hepsine ân-ı enfes
Soner Çağatay
Kelimeler:
Gerdân: Boyun
Sırça câm: Cam Bardak
Zahmdâr: Yaralı
Mirâc: Merdiven (Yani pamuktan yapılmış ip merdiven, göğe, Allah’ın huzuruna çıkmak için)
Cânân-ı câvidân: Ebedi sevgili
Dâr: Darğacı
Âvâz: Ses
Şahbâz: İri ak doğan kuşu
Murûr-u hudûd: Sınırı geçmek
Reşha:Sızıntı
Didar: Göz
Ruhsâr: Yanak
Şerha şerha: yarık yarık
5.0
100% (3)