0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1316
Okunma

Durup dururken birden, gözlerinin karasına düşüyor aklım
Hani bazen,
Zifiri karanlığının derinliğinde, delirircesine kaybolup
Bazen de ;
Dolunay gibi, yırtarak gecenin karanlığını
Aniden doğuveren bakışlarının kumsalında
Kendimi per perişan bulduğum
Yakamozlarının saçlarımda gezindiği,
Nadide bulunan kristal bir ışık küresi gibi
__ ‘’ Güneşe sen doğma, ben doğdum ‘’ dercesine
Mağrur ve kırılgan bakışların …
Ne zaman gözlerin aklıma düşse
Kilitleniyor dudaklarım.
Dillerim lal kesiliyor
Fırtına öncesi bir sessizliğe sürgün ediyorum kendimi
İçimdeki tohum usulca suya uzanıyor
Ellerim yedi kat arşa değiyor
Bildiğim bütün duaları sana ediyorum.
Ben en çok seni düşünüyor, en çok seni özlüyorum…
Ne zaman ellerin aklıma düşse
Parmakların piyanonun tuşlarında aheste aheste dolaşıyor
Kaygısız bir hüzün acımasızca doldururken bütün boşluklarımı
Hasretle karışık bir ezgi yüreğime hançer gibi saplanıyor.
Ne zaman saçların aklıma gelse
Tatlı bir meltem yanaklarımdan durmadan öpüyor
Mevsimsiz deli baharlar yaşıyor gönlüm, sanki bütün gelinciklerim açıyor
Bir bereket, bir bereket
Tanrı,
Gövermiş başaklara boy, fırtınaya yakalanmış gemiye koy,
Nesli tükenmişlere soy veriyor...
Ben ne zaman seni düşünsem
Yeni baştan yazıyorum kaderimi
Yaprağına çiğ düşmemiş düşler kuruyorum
Gönül bahçemdeki bütün kelebekleri sana uçurup
Her gece, ama her gece sancılar içinde binlerce çocuk doğurup
Hepsinin adını Melis koyuyorum
Ama ben ;
En en çok seni seviyor
En çok, en çok seni özlüyorum
Hanife Hande HAGHGOUİ
19/09/2010,cumartesi