1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1986
Okunma

Mağara arıyordum kendime çoktan beri/iceri ]
Gömmek için bu günahkâr nâş-ı makberi
Genişçe bir mağara varmış yedi uyurun
Afşin’e gidiyorum, dostlarıma duyurun
Bu yedi âşık civân tek Allah’a vâbeste
Gönülleri de nâlan ve ağyârdan vâreste
Dakyanus putperestti, Allah’ı inkâr eden
Halka baskı yaptı döndürmek için dinden
Hiçbiri terketmedi, tek Allah’a tapmayı
Kabul etmedi gençler batıl yola sapmayı
Yola çıktılar birgün, yeşil Afşin’e doğru
Şirkin zulmetinden tevhid güneşine doğru
Bir çobana rast geldiler, yanında Kıtmîr’i
Bir mağara buldular ki onların makberi
Yerlerini bulmuştu Dakyanus’la veziri
Korkudan giremedi mağaraya hiçbiri
Duvar ördürdü kral mağaranın ağzına
Kimse ermesin diye yedi gencin râzına
Mağaranın içinde çekilip bir kuytuya
Dalıp gitti yedi civân derin bir uykuya
Daldıkları o uyku üç yüz yıl kadar sürdü
Rüyada yedi uyur diyar-ı yari gördü
Bu yedi güzel âşık, bâki yare âşıktır
Başkalarının aşkı, ağyâra bulaşıktır
Yârin hayâli vardı âfâkta ve enfüste
Zira yedi civân, yâr-i bâkiye dilbeste
Cevrden yâre sığındı yedi vefâlı civân
Âğûşum diyerek mağarayı açtı Yezdân
Yâr-i bâkinin aşkıyla hergün mest idiler
Mestlerini, bu cihânda bir uyku bildiler
Onların ahvâlini gören medhûş olurdu
Ulaştıkları makâmı gören bîhûş olurdu
Üç yüz yıl mest idiler o aşk şarâbından
Didârları ayrılmadı o yârin serâbından
Geniş bir mağaraydı onların meykâdesi
Lebâleb aşk doluydu yedi âşıkın bâdesi
Aşkın şarâbını tattırmışken ulu Yezdân
Neylesinler âb-ı kevseri bu yedi merdân
Öyle mest idilerdi ki yârin cemâlinden
Yemek bile geçmedi hiçbirinin bâlinden
Yüzyıllar sonra uyandılar aşkın mestinden
Bu uyanış, farksızdı basü badel mevtinden
Âlem-i şuhûda dönünce ruhî seyirden
Acıktığını farketti gencin yedisi birden
Yemliha gönderildi şehre ekmek almaya
Eline de para verildi biraz erzak almaya
Parasını öderken halk şüphelendi ondan
Zira verdiği para Dakyanus zamanından
Onu şekva ettiler şehrin hükümdârına
Yemliha katlandı imtihânların bârına
Mahkeme edildi genç kralın huzurunda
Tevhid meşalesi vardı alnındaki nurunda
Birer birer anlattı geçeni başlarından
Biraz da mağaradaki arkadaşlarından
Halk ona inanmadı görmeyince orayı
Peşinden gittiler görmek için mağarayı
Haber vermek için arkadaşlarına bunu
Civân Yemliha tuttu mağaranın yolunu
Bir sır olup hiç dönmedi geriye Yemliha
Kim çıkmış ki girip de böyle bir dergâha
Onların mağarası âşıkların dergâhı
Şimdi ise yeni âşıkların güzergâhı
Bir daha daldı hepsi cânânın cemâline
Sermedî vuruldular Hüdân’ın kemâline
Mesti, bir uyku sandı zavallı zahirperest
Halbuki yedi civân ilahî aşktan sermest
Sabaha doğru vardım, küçük-şirin Afşin’e
Varır varmaz düştüm Ashab-ı Kehf’in peşine
Sonunda buldum aradığım yeri nâşıma
Bugün ben de katıldım yedi arkadaşıma
Soner Çağatay 00:21 / 08.08.2010
Kelimeler:
nâş-ı makberi: ölünün cenazsi
dilbeste: gönül vermiş
âğûş: kucak
ağyârdan: madde ve dış dünyaki varlıklar
vâreste: kurtulmuş, bağımsız
cevr: zulum
Kıtmir: çobanın köpeğinin adı
mest: sarhoşluk
medhûş: dehşete düşmüş
bîhûş: baygın, aklını yitirmiş
meykâde: meyhane
bâde: kadeh
dilbeste: aşık, gönlü bağlı
Yezdân: Allah
merdân: kişiler, merd insanlar
bâl: akıl
basü badel mevt: ölümden sonra diriliş
alem-i şuhûd: görünen dünya
Yemliha: yedi uyurdan biri
câvidâne: ebedi olarak, davamlı
zâhirperest: dış görünüşe bakan ve tapan
sermest: sarhoş
sermedî: ebedi, devamlı [
5.0
100% (1)