kasların ihanetine mahkum bir el
ve bıçak
yağmur atıyor ikisine de
bıçağın üzerindeki damla damla su
ve tutan elde damla damla korku


kaşlar
ve altında uyanmayı bekleyen iki dünya var
bu iki göz
bu iki cehennem
kırmızıya hazır kahverengi
yanıyorlar damarlı bir alev içerisinde
patlamaya hazır bir kan bombası
infilak halindeki bir yüreğin
itiraf halindeki
iki
yalanı


yağmur damlaları solan yaprakları kesmekte
her hışırtıya o el
her yalana o iki göz
aslında birisini öldürmekte


kaldırıma kopkoyu kan yayıldı sıcacık
düşen damlalar buharlaşıp kalkmaktalar
her kesik kan şeklinde ağlamaktalar
bağırsaklar fırladı kımıl kımıl
kan püsküren bir yanardağ ağzı
yere dayanan dili bağırmaya meraklı
çığlık üstüne bıçak
bıçak üstüne çığlık
sahici bir ölü doğuyor
ebesinin elinde ölürken
bir sessizliğe ağlıyor


ama sessizlik büyüyor bir yerden
dilini bıçakla değiştirmiş bir öldüren
her attığı bıçak darbesiyle
kaybediyordu yüreğini
bir hiç
e