48
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
3336
Okunma

Bana uzak olan diyarlara daldığım anlar,
bir tahta kapı aralanır,
paslı menteşelerin gıcırdayan sesinde…
Derme çatma kerpiçten evin avlusunda
Koşturur çocukluğum
ve annemin sesi yankılanır kulaklarımda
“yağmur yağacak koşun!!
pestiller bacada
nahır geldi ovadan ahırlara yerleştirin
semavere çayı koyun
babanızın işten, eve gelme vakti”…
Tatlı bir telaş koşuştururduk oradan oraya
okul çıkışlarından sonra
öğretmen yetersizliği yüzünden
boş geçen derslerde
bir el tutardı elimden
şimdilerde yüzünü, ismini hatırlayamadığım
sevdiğimdi o…
Yeni bir türkü dolanırdı dilden dile
’kara kaşlı yar
söyle derdini ne bileyim ben senin
cama geldiğini candan sevdiğini’
adını hatırlayamadığım
çocukluk sevgilimdin sen…
Ara sıra derslere giren öğretmenler olsa da
sınıfın zeki çocukları
havuz problemini çözerken
ben hep o havuzda çimmeyi hayal ederdim…
Çocukluğumu soyunup
Kıyılarına bıraktığım Aras nehri
Dargınsın bilirim
Hala yüzüme vuran köpük köpük serinliğin ile
Hala güzelsin körpe düşlerin saflığı kadar…
Babam arada bir Ankara’ya gidip gelince,
bibimin kızıyla babamın konuşmalarına dikkat ederdik
Acaba ibarece mi öğrenmiş diye?
Çoğu zaman da annem yalan söylermiş
babam; Ankara’da değilmiş meğerse!
bıyıklarından dolayı hapse girermiş
Düşünce suçlusu diye…
Zamanla göç başlamıştı
insanların gözlerindeki korkuyu
çözememiştim o zamanlar
başka şansları bırakılmamıştı…
İlk kez Ankara terminalinde görüyordum simidi
Zengin ekmeği sanıyordum aklımca
nerden bilirdim ki;
büyük şehirlerde gariban ekmeği olduğunu
anamın tandır ekmeğinden başka
ekmek bilmedi ki kursağımız…
Uzak memleketlerin gergefinde kayboldu çoğu insan
Ne zaman geçmişe doğru yüzümü dönsem
içimi acıtan bir iç çekiştir
çocukluğumun yokluk yılları
ve hala serinletir ruhumu
deli dalgalı, hırçın bakışlı
ARAS’IN suları…
............................... şengül bora
5.0
100% (32)