38
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
3706
Okunma
Ustam!
Atam/soyum…
Nasıl anlatayım seni mısralarda
Ki sen sığmazdın ele avuca
Kartal bakışlı ustam!
Enine boyuna iri cüsseli
Yürüdüğün zaman yol titrerdi heybetinden
Tuttun mu yelesinden
Şaha kalkardı bindiğin atlar
Çektin mi halayın başını
Bütün kızlar sıraya dizilirdi
Bir ucu kırık aynada
Limonla düzeltirken saçını
Nazar duaları okurdu anan ardından
Ama sen!
Dağlar ardına bakardın hep
Herkes hayal bile kurmaya korkarken
Umutlarını şahin kanadına takardın
Durduramadık varlığını buralarda
Ah ustam! Durduramadık
Gurbetin püsküllü belası senide çekti kendine
Dar geldi bu köy sana…
Dam başına çıkardık senle
Seyre dalardık köyü
Kimin bacasında televizyon anteni varsa
O evi zengin sayardık
Bana bir söz demiştin ustam
Anlamamıştım o zamanlar ne demek istediğini
‘’Uçurtma her ne kadar dalgalansa da gök yüzünde
Ancak ipinin uzunluğu kadar uçabilir’’
Şimdi anlıyorum ustam, şimdi daha iyi anlıyorum
Sen gideli buralardan ustam!
Güneşe yıldırım düştü
Yıldızlar geceye serdi kendini
‘’Kurdun adı yaman çıkmış
Tilki vardır baş keser’’
Sen buralardan gideli ustam
Önünde el pençe divan duranlar
Ali kıran baş kesen oldular ustam!
Küsme!
Kesme selamı-sabahı
Bana yine yaz yine mektuplarını bekliyorum
Üzülme!
Ne kadar uzakta olursan ol yeter ki ölme
Şairim! Bulurum istediğim an seni yanımda
İçin için kendimden saklanıp ağlayarak
Bahtımı sürürüm kara yaşmağımda
Postacı bir küçük tabut getirirse kapına
Anla ki o işte en son yazımdır ustam!
5.0
100% (36)