9
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2112
Okunma
ayrılık bile olsa hep aynı düşü
ve yağmasını beklediğim bulutu görüyorum
birazdan düşecek avuçlarıma
kırık bir düşün parçalarına yağmalarken kendimi
ölü güvercinler taşıyorum avuçlarımda
donan arzuların kan-revan sürgünlerinde
kapına yığıldı sensizlikten yoksun bedenim
görmeyesin diye yalpayarak sağa sola
sessizce geri gittim
gölgeler uyurken kanadı duvarlar
öldüğümü sen görmedin
söz verdim
sözlerimde yazabilmek için ruhunu parmaklarımdan güç dileniyorum
karanlığın diline hapsolmuş çığlıktım
terimi kurutacak rüzgarın kuzeyinde esiyorum
ıssız fısıltılardan ne bekleyebilir ki baharlar
sessiz bir nefes düğümlenirken göğsüme.
dinleseniz şehrin yorgun şarkılarını
bu gece taşlarda uyursunuz
uzadıkça dalgalar belki yosun kaplarsınız
bir süre güneşler açamayacağım
ellerimin çizgilerinde varlığı dallandıkça adamın
ağaç dibine nasıl da dökülüyor gün
sefil akşamlar alırken gözyaşımın tuzunu
intihar edecek duygularımla hiç’liğe kalıyorum
örtün üstüme yalnızlığı
nasıl sevişilir karanlıkla görün
kırık bir düşün parçalarına yağmalarken kendimi
siz görmediniz içinde çocuklarımın da öldüğünü Anne
neresinden başlamalı hayatın bilmiyorum
adım atsam boşluk
adım atsam uçurum
beni kim aldı yangınımdaki yanımdan
bak nasıl koşuyor insanlar
tok bir sevinçle sevdiğime
bağrıma her hançer saplandığında
sızım yağmurlar doldu yüreğime
saatlerden siyah zaman vurdu beyaza lekesini
yarım kaldı doğumlar aklımda
yırtık bir temmuz ve
sancılı sabahlar...
hepimiz
kaç kerelerce öldüğümüz masalın enkazlarıyız artık
sizi bilmem ama
kadifeden yüzüm yok aynalarda benim
öldüğümü sen görme sevdiğim.
5.0
100% (7)