8
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1398
Okunma
Bitkin suya düşen
Hilal verdi haberini
Düş müşsün…
Hem bana hem yalnızlığa
Gözümü bile kırpmadım oysa
Nasıl oldu bilmem
Bilsem de söylemem zaten
Gün düşünce,
Kızaran toprak doğurmuş beni
Sarı başak dememişler ki adıma
Kuru taş emzirmiş
Damla damla…
Ya ölüm ya güne dönüm
Bildiğimi derim ya
İster duy
İster ağla…
Uluması yetişiyor
Ter’ü taze ayrılıkların
Nikâhım var bu gece yine
Yıldız şahit
Gece memur
Ölmeye iştiyakım var
Mısralar boyunca
Ölüm,
Gelmeye mecbur
Değilse yalan sabah olunca…
Sana senli bir gecenin içinde
Bir kere daha bak
Bir damlanın ardından
Yahut bir pencere camından
İyi bak uzağına düşen rüzgâra
Doru atlar geçiyor içinden
Hayalci fırtınalar
Savuruyor harmanı
Ve tuhaf bir lisanda yazılıyor
Kırda ayrılık fermanı…
İki kırlangıç tuttum avuçlarıma
Biri sen öbürü değil
Değiller gömdüm de bakışlarına
Güneşler doğdu, geceler öldü
Hiç biri katren değil…