4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1495
Okunma

masamın diğer tarafında
gelmeyeceğini bile bile getirttiğim kadehe
yasladığım resmine dalarken bağırıyorum bizim Server Ağabey’e;
-Bir kadeh daha!..
Hava’ya..
Dilimin ucunu kanatır bir gece.
ben üşenirim bilirsin,
hep kıyafetlerimle girerim nevresime.
Dilimin ucunu kanatır bu gece,
Kan bulaşır gömleğime.
Yaftama yalnızlık yazılır,
Alnıma sensizlik
ve sessizliktir bu denli kelimelerimin canını acıtan.
Bir tekne kazıntısıdır artık yaşananlar.
Sen aşı boyalı bir son bahar düşlüyordun düşlerinde yaşattığın
o kır düğününe.
Gelin arabasının arkasına bağlayacağın konserve kutuları
çoktan hazırdır.
Artık ılık bir ürpertidir sadece adımın ağzında ıslatılması,
Masum bir tebessümdür geç kalınmışlığım,
Bir iç çekiştir biraz da "kendine iyi bak" derken
mazgala düşürdüğün yüzüğün.
Birazdan aydınlanır gün.
Cinai bir roman gibi başlayan bu öykü,
Kendi iskemlesini iter.
Hayatın en uzun gecesi,
yelkovan akrebi kovalarken bitiverir ansızın.
Yaşlı bir kadın,
kızıla boyanacak çarşafların kınasını yakar
ilk kez ellerimi bıraktığım avuç içlerine.
Adettendir,
sahte birkaç damla gözyaşı dökersin kuşağın bağlanırken.
Hem ağlarsın, hem gidersin üstelik.
Hocanın biri çıkagelir,
duanızı okur.
Beni bilirsin,
Herkes el açar da
bir ben amin diyemem
üzerimde bir aşkın cenabetliği varken.
Kalabalığın arasında yüzümü eskitir,
ardından şiir dökerim gizlice
tez vakitte gel diye.
Kıyametler alarm verir aniden.
Adım başı kahır yüklenir bulutlar
yüreğimden sızan meyhlerden.
Gök delinmişcesine üzüm yağar gökyüzünden,
zaten her gecem şarap kızılı hicaz bir musikiden.
sanırsın hayatım Müzeyyen Senar’dan armağan.
Erkekler ağlamaz deyişin düşer aklıma birden,
Bir kez daha utanırım erkekliğimden.
Tüm günahlarımı omzuma alır kaçarım
dağların denizlere dik olarak uzandığı
ilklimli bir coğrafyadan.
Arka cebimde adres-i teslimi için taşıdığım
tüm şiirleri yakarım.
Bütün gülüşleri sana bırakırım,
ki onlar bana annemden armağan.
Bırakırım parkta isimlerimizin ilk harflerinin kazılı olduğu
çınar ağacını.
Hem bakarsın yaşamayı bile bırakırım
içine sen katmayınca sek gitmiyor, diyerek.
Artık senin denizlerine
bir kısrak başı gibi uzanan bu memleketten
gitmek vaktidir.
Kalemi kursağında kalmış bir şairden
daha ne beklenir?..
CİHAT KIRDAR / 21 Haziran 2010 / Saat sensizliğe inat!
5.0
100% (3)