0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1778
Okunma

/bir avuç prozac/
Gecenin sessizliğini yırtan fahişe çığlığı gibi
aklıma düşmeyi bırak!
Elimde değil.
Karşı koyamıyorum.
Yine tesadüfen hatırladım gözlerini.
Belki çok kadehli bir gecenin tam orta yerinde
Yada
Yada ne bileyim işte
Hani altında hayatların yeşerdiği bir viyadükten geçerken.
Muhtemelen ölümle sonuçlanacak o trafik kazasının
acı fren sesi gibi
kaçınılmaz anlarda çıkageliyorsun.
Aklımın tozlu raflarından çekip aldığım
herhangi bir kitabın sayfaları arasından,
bedenini yerçekimine teslim etmiş,
kurumuş gül yaprağı yalnızlığında düşüyorsun aklıma.
Aklımı kuşatan savaşçılarının çıkardığı gürültü,
yüzünü tırnakları ile
kan revan içinde parçalara bölen
bir akıl hastası çaresizliğinde hayallere,
Karabasan konulu düşlere,
İdam mangası önü gülüşlere
Ve uzun uzadıya cümlelere yazıyor adımı.
Adım, yan etkili prospektüslü
yüksek dozlu ilaç reçetelerinde yazıyor.
Çoğu kez tanınmayacak halde bir Türkçeyle
Uyaksız
Yakışıksız bir şiirin en son cümlesinde hatta.
Ölüm ile kalım arasında.
Bir kadeh daha alacağım
Ve bundan kimseye söz etmeyeceğim.
Diye söz vermiştim sana !
Emir kipli bir cümlenin sonunda
Zehir kusan bakışlı garson çocuk
Elinde bir şişe daha "s.ktir git lan buradan" ile
kolumdan tutup atmasaydı dışarı
sözümde duramayacaktım.
Gördüğüm ilk bar kadınına seni anlatacaktım.
Rutubetli bir mevsimden geçiyoruz.
Sere serpe savruşturulduğum
sokak kaldırımı çatlaklarından
günahlarımı yıkayan yağmurlar sızıyor.
En azından ikimiz de bu kez beni dinleyip
ağustosta ayrılmalıydık.
İki damla yağmur düşmeye görsün,
tutamayacağım sözlere bir yenisini daha ekliyorum.
Unutmak gibi
Sensiz yaşamayı başarmak gibi büyük bahislere giriyorum.
İki damla yağmur düşmeye görsün,
Şair kesiliyorum!
Halbuki deliyim
Yaptıklarımdan mesul değilim...
Cihat KIRDAR
5.0
100% (1)