22
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2563
Okunma
Her cemre arifesi nüks ederim yaprağa
Nezaketle süzülen yeşil benim al benim
Bir yüzüm arş’a bakar diğer yüzüm toprağa
Maddeyi mânâ ile tanıştıran el benim
Her baharda çiçeğim , her çiçekte arım var
Kendimden gayrısına ne zarar ne kârım var
Ne geldiğim yer belli ne gidecek yerim var
Her göreni ağlatan kifayetsiz hal benim
Bazen isyan etsem de genellikle ram’dayım
Dost gider düşman gider ben hala sıramdayım
Gizli açık günahta helâlde haramdayım
Yanlısını mahşere sürükleyen mal benim
Ne fazla akıllıyım ne aklı/n yitirmiş del
Bazen suçun kendiyim bazen de suça bedel
Hakk nasip etmedikçe uzanamaz hiç bir el
Marifet sofrasında kaşıklanan bal benim
Rüzgar eker fırtına devşiririm gazelden
Uzatılan her ele el veririm tezelden
Ademoğlu boynuma asılıdır ezelden
Ömür salıncağının salındığı dal benim
Bir rivayet ertesi göçtü başımın sisi
Göz görmez aydınlıkta süzdüm lambadan isi
Ah’de vefa gösterip kıskandırdım iblisi
Kâfirin ciğerine çöreklenen kül benim
Ne solcu bir yanım var ne mevcut sağ görüşüm
Örümcek istilası boşluğu ağ görüşüm
Boşa değil bunca yıl tümseği dağ görüşüm
Zehirli bahçelerde güneşlenen gül benim
Yarım kalan ömrümün yerde kaldıkça âhı
Dirilir tazelerim Âzrail’le nikâhı
Nakışladım sineme bu sessiz çilegâhı
Ezel ebed arası o incecik tül benim
Özümledir savaşım yalnız kendime kastım
Kaşla göz arasında çok sırra kadem bastım
Kelimeyi tevhid’i dudaklarıma astım
Gece gündüz Rabbini sayıklayan kul benim
FİLİZ 2010 KOCAELİ