6
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1910
Okunma
Kadınadam çocukluğunun tazeliğine
Hâlâ o afacan zamanlara kurma saatleri
Ne kadar gizlensen de dişiliğinin arkasında
Hatırlamaya çalış,göreceksin
Ayın ondördünü kuşanan yüzünde
Ay misali tarifsiz güzelliğin
Ele veriyordu seni
Her seferinde
Ruhunu yaban seslere tıkadığın zamanların öncesinde
Dalga dalga çabucak karaya vurunca umutların
Şimdi sanki kaderin Kağnısında öylece
Vasıfsız bir kaçak yolcunun ağıdı gibi
Ölüme türküleri yakıştırıyor şiirlerin
Bilmediğin uzun yollarda
Beyhude kanıyor dizlerin
Üstüne kapattığın kapıların ardına bırakırken düşlerini
Kendini ikiye bölünmüş buldun bir gün
Tehditkâr nefesler alnında bırakıyordu nemini
Daha en başından özlüyordun
Çocukluğuna emanet bıraktığın
Şebnem gülüşlerini
Kuşatılmış bir şehir gibi
İçinden ganimetleri toplayan azgın kefereler
Bekaret sandıklarından merhametini mi çalacaktılar
Sen törelere gark ederken kaderini
Teslimiyetinin diyetini toplayacaklar sanıyorlardı
Duaya kaldırdığın öpülesi ellerinden
Acaba kaç gecenin vahasına nehirler bıraktın
Bir türlü kurutamadığın maral gözlerinden
Şimdi yorgun gözlerine bakıyorum da
Başka iklimlerin yaralanmış beyaz güvercinidir diyorum
Her defasında
Bir dağ gülünün zerafetine gözlerim baka kalıyor
Alnıma sürdükçe lirik şiirlerini
Sana yakın bahçelerde usanmadan ötüp duran
BÜLBÜL-İ ZÂR olasım geliyor
Faruk Civelek
5.0
100% (8)