13
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
5287
Okunma

hiç tanımadığım soğuk dalga sularında
parmak uçlarında nemlenen puslu bir şiirim ben
koynuna sinmiş tuz kokusuna karışık
berrak bir katreyim nefesinde belki de
dahası
gözlerinde vitrin duran gözlerimle
tüm ölü kelimelerimi ateşe veren varlığınla
garip bir heyecanla kendimi ihbar ettiğim kadın
sanki efsane bir aşk hikayesini içtim avuçlarından
yudum yudum
geceyi aydınlatan beyaz müjdelerin ardında
pervasızca tırmandım maşuğun zirvesine
tarifsiz huzurla kapandım
gecenin gizemiyle beraber
dudaklarımın battığı tene
sonrasında
bir sıkımlık hürriyetle verdiğim bedelle yüzleştim
tuhaf bir ânın vâveylasında
henüz adı verilemeyen
ütopyalarında meleştim
geciken bir gecenin sabaha unuttuğu kokusunu
gittiğim her yere emenet taşıyorum bilesin
her cümlemde bir çiçeğin adı
saklı özne kaldığı dimağımda
güneyin sıcak döşeğine bıraktığım sessiz çığlıklarda
kör ve sağır dokunuyorum herşeye
dürdüğüm geçmişin kanları sızardı hep göğsümden oysa
ne olurdu
örtseydi beni biraz daha yeşil yakamozların ışıltılı yorganıyla
ne olurdu sanki
az daha yıkansaydım hüzünbahar bakışıyla
ah
kış ortası başağında vurgun yemiş günebakan
güneşin beyaz yüzüne benzeyen
zamansız mevsimine esirim
akıl sır ermeyen emanet vuslat mı bu yoksa
soğuyan bir cesede ne oldu da
elâ denizlerin derininde boğuldu düşlerim
soğuk bir kına gecesi misali
üşüdükçe ısındığım t/adında ateşe dokundum sanki
yandı şair ellerim
içimde intihardan vazgecen
bir çocuk iniltisi son bularak
takıldım güney rüzgarının kanadına
ansızın düşüverirken yüzüm boynuna
başka bir iklimde
başka bir dünyada mı
can buldu suretim
benmiyim şimdi gözlerinde gülen adam
ben kimim
varsın titresin yaslı yüreğim
parmak uçlarındaki lezzette
nasıl ya da nerde
son bulacaksa bu serencam
bulanık bulutların dağlarla didiştiği zamanların
mumda sallanan cılız bir alev gibi titrek
dudağımın düğümlendiği beyaz tende
iz sürerek
kokladıkça ılık meltemlerin misk-i amberinde
harman sarısı saçlardan içtiğim iksirle
ellerimde yanan bir kaç tel’in kokusunda
kadın gördüm
benmiydim gözlerinde gülen adam
açmasın gözlerimi kimse
kör oldum
bir çift kanadın gölgesi geceyi güne vurdu
omuzlarımda tuhaf bir kıskaç
dilimden öpen özgürlükle eridim göğsünde
kısa bir yolculuğun öncesinde
kaçak bir militan gibi o küçük dağın eteğinde
bana sonsuzluğun yakıştığı en güzel yerinde
bir ömür baygın kalmak istiyorum
yani
dizlerinde
Faruk Civelek
5.0
100% (10)