19
Yorum
2
Beğeni
4,6
Puan
1831
Okunma

ellerin mahşeri dokuyor kara tezgâhlarda
kıvrıldıkça döşüne doğru
dökülür gövdenden siyah karanfiller
ağızın günahkâr şehirlere sur kapısı gibi
illegâl lügâtın binbir dansına membâ mübarek
üstüne kurbağalar yağar da
rahmet sayarsın
fırsat bu fırsattır diyerek
karıncaların sırtında ayakkabıları’nın izi
vurursun kamçıyı sırtına
börtü böceğin
cürümün de zavallığına sallanan beşiktir
geçmişin geleceğin
sana ’kimsin’ diyeceğim de
kayacak dilimin kimliği diye korkuyorum
mârifet kazanında kepçe bellediğin kalemini
karabasanlarla kılıç tuttuğunu sanıyorsun
patlayadursun içindeki sessiz bombalar
çürüyen sureti iradenle
hak ettiğini yaşıyorsun
sen kendine heykelsin sadece
hayali nirvanaya ancak böyle ulaşırsın
kısır topraklı bahçende zakkum kokularıyla
küfre nazır şiir/cik/lerini
şer yaftasıyla manşetlere taşırsın
belli ki
hedef tahtana gerilmiş bekliyor bazıları
bundan hep parmağın tetikte durur
tam on ikiden vuracaksın illaki
gözbebeklerinde dev duran
günahsızları
haberin yok
edebin eşiğinde yanan riyakâr çerağında
tutuşan eteklerine kurtlar su taşıyor
yarım ağız söylemlerinde
yaraları eşeliyor hâlâ kirli tırnakların
derin mezarlara gömdüğün vefâyı
inkâra amâde bönlüğünle
güvercinden alıp kargalara veriyorsun
boşuna tüketme mürekkebini
şair/cik
güneşi balçıkla sıvıyorsun
Faruk Civelek
5.0
83% (10)
4.0
8% (1)
1.0
8% (1)