3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1737
Okunma

Gün ışığı karanlık kaldırımlara düşmüş
Pespaye bir telaşın heyecanını yaşıyor gece
Zamana yaslanan gölgeler uzayıp gidiyor
Birbirinin peşinden hiçliğe...
...
Gökten burkula burkula düşen masal perileri
Yağmurdan özür diliyor
Öyle dalıyoruz gizli ümitler şehrine
Biraz içli
Biraz küskün
Yaşadığımızı bile bile
Udinin parmaklarını inhisar eğleyen kürdili
Hicazkâr havalanıyor melodi
Yeditepe’nin hasret çiçeklerine aşina
Aşiyan’dan süzülüyor boğazın en şaşaalı yakasına
...
Boş pencereler görüyorum...
Bohem ışıkların çarpıp kırıldığı
Perdeleri -erken yalnızlıklar- çağının simgesi
Yeniden/leri unutulmuş
-umutsuz-mutsuz-
Bakıyorlar yüzüme
Sadık dalgalar görüyorum...
Kimi hırçın
Kimi masum
Sevdanın kokularını dağıtıyor köpük köpük
Kayıp mektubu aratıyor rüzgâr
Geçmişe gömülmüş geleceği çıkarmak için
Yorulmadan gidip gelip aşındırıyorlar içimi
Unutulmuşlar görüyorum...
Şarap dehlizinde bir sandal gibi aheste aheste dolaşıyorlar
Yalpalaya yalpalaya yanaklarını öpüyor yaşlar
Minesinden soyunmuş yakamozlar parlıyor gecenin gözlerinde
Hiçbirini silemiyorlar...
Aldırmıyorum!
Mehtabı zulasına alan bulutlar divaneye dönmüş
-Boş şişelerde loş tenimizi gördükçe-
Hasret sayacının sağa devrildiği devrik saatler bunlar
Vuslata amade
-Vakit susuyor-
Kimi/ne...
İçimizdeki çocuk büyüyor
Gittikçe...
5.0
100% (4)