1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
968
Okunma

Çığlığım
adımı adıyla kırbaçladığım
kesik damarları ılık esintimin
keskin bir dalga böler uykusuzluğumu
ve adım kendini hesaba çeker
bilmem sancım hangi harfinde saklıdır isminin
bir mayıs daha geliyor avuçlarına sızıyor toprağımın
yalın bir tını içimi koyak koyak kemiriyor
hasret utanıyor yokluğundan
soluk rengi sabahımın
kırk tas yükü günahlar suretimde
mazlum kavgalarda silkiniyor gözlerimin bebekleri
çelik nohut çorbası yudumluyor hasretimin çocukları
aş sancısı ekmek yokluğu zalim hoyratlığı
kafesine sığmıyor içimin öfkesi
ama yinede herşey senin sancınla dokunuyor kimsesizliğime
hiçbir el senin kadar zalimce patlamıyor suretimın orta yerinde
mevzi mevzi savaştırıyor beni kendiyle zaman
artık direnişi derin bir ızdırap kuyusu gençliğimin
ve yavaş yavaş tükeniyor diriliği kendimde biriktirdiklerimin...