11
Yorum
0
Beğeni
4,6
Puan
1842
Okunma

Seher vakti, ufukta ince keskin bir çizgi
Gözlerin!
Her sabah aşka doğmak, vuslata doğmak
Yaşama dört elle sarılmak
Kavuşacağımız günler için gökyüzüne bir çentik atarak
Zamanı yarıp sana koşmak!
Hani gönderdiğin şu kuş, boncuktan yaptığın,
Onunla hasbıhal ediyorum
Biliyor musun Mehmet diyorum ona Mehmedim!
Sen diye konuşuyor,
Sen diye seviyorum,
Hem anlıyor galiba beni,
Gözyaşım düşmeye görsün,
Daha bir parlıyor boncukları,
Umut diyorum,
Göğsümde büyütüyorum...
Hala başucumda,
Son görüş gününde, avucuma koyduğun kuru gül.
Gülden öte avuçlarının kokusu yakmakta içimi,
Her gece hep aynı tekrar,
Önce avuçlarını kokluyorum,
Sonra gözlerini iliştiriyorum düşümün bir kenarına,
Hasret sancılı uykulara dalıyorum.
Her sabah hep aynı mektupları okuyorum
Bir dilim ekmek ve biraz peyniri çayıma katık ederken
Düğümleniyor o son satırda lokmalar boğazıma
İntihar haberini veren o son mektup
Dayanamadım dediğin,
Kendini asmadan az evvel karaladığın o son satırlar!
Ömrüm alev alıyor bir ucundan,
Kendimi avutuyorum,
Ölüm diyorum,
Az kaldı diyorum,
Az kaldı!
g.sarıoğlu
ikibinonun/üçüncüayının/yirmibeşincigünü
güz/zifire/yürürken
5.0
88% (7)
2.0
12% (1)