2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1013
Okunma

/Ölgün bir zaman düşünüşü içimde
Yürüdükçe özlemine, taşınıyorum yüreğine/
Çökük avurtlarımı teğet geçiyor rüzgâr
Yaşamın salkımında çürük bir taneyim
Dudaklarımda isyankâr bir ezgi
Kusur arıyorum hayatın pembe döşünde
Dinlenemiyorum ne yapsam aşk döşeğinde
Dudaklarımda pas tutmuş asırlık kilitler
Kımıltısız ve düşsel kaygılarla
İçimizden gelip geçiyor mor iniltiler
Sevişmeler çıkarıyoruz geri dönüşüm kutularından
Dinginlik vermiyor eskisi kadar avuçlar
/Acıktım kendi öykümün gramerinde
Düş biriktirdim sana idrar kokan otellerde/
Tersinden tüketilen kimliksiz ömürlerin hicranındayım
Karıştım çelişki seline ben aşk mazgalındayım
Dargın şarkılara sürgün sevgiler uçurumunda
Tetiği okşuyor çaresiz sevgililer
Bağlılık yeminlerini bozmuş sayıklamalı mevsimler
Sevgilerin dizginlerini tutamıyor acemi seyisler
/Şaşkın düşünüşlerin girdabına çöreklendi miller
Kehanet evrimlerini çözemiyor gezginler/
Kendi travmasını içer yaşarken her insan
Kuşkucu içlenişlerle kazar kuyusunu
İnançsız devinimlerin ufuklarını boyar yıllarca
Korkulu bir gök altında meçhullere yürür
Bir zamanın kervansaraylarında demlenir
Çözer bir gün ölümün uçkurunu
/İnsan kendinden türemiş bir yaşam baklasıdır
Yandıkça kanar ve ekilir aşkın tarlalarına/
Sirenler dolmakta bir ömrün hasta odalarına
Yoklamakta sızılar ufaktan narin bedenleri
Yalnızlık adakları can evimizde tebessüm
Şiirler yazılıyor var oluştan ölüme
Uzaktan bir ney sesi duyuluyor ah
Bir kadın su döküyor musalladaki bedenime
Selahattin Yetgin
5.0
100% (5)