4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1250
Okunma
aç sofralarının cazibesinde olmalı, saçların, bakışların, omuz başların
indifanın volkan taşı gibi yakmalı ellerimi, değdiği an parmak uçların
kuşkonmaz üstüne karlar yağsa da dışarıda, buna asla aldırmamalısın
odun kokusundan kıvılcım bir replik gibi, fırlayıp kollarıma atılmalısın
haydi şimdi dansımıza kalkalım, hazır mısın.
/daya başını omuzlarıma, ellerin ellerimde, dans edelim öylece/
erişilmez olanı kolayca kucaklar gibi, sarılırken bana en şık vitrinlerde
ıssız ve karanlık patikalarda da, düşebilmeli gölgen gölgemin üzerine
bir kurt ulumasıyla parçalansa sessizlik, uykunun pembe dehlizlerinde
korkun bin bahane yaratıp, hasretin çekebilmeli beni rüyalarının içine
uyumadan önce bir daha bakayım gözlerine.
/aldırmadan sırılsıklam olduğumuza, nisan yağmurları altında/
dün olduğu gibi yarın canımın içi ve her bahar aynı baharın havasında
sabah güneşinin aşk misali ya da coşkulu masallara akşam sofrasında
açacak kadehinde bilmelisin, bütün goncalar yürekteki şarap tadında
işte o zaman kalkmalısın yerinden, savrulması için saçlarının rüzgarda
yoksa sarhoş olup doluyorum, bu dalgalarda.
/nasılsa güneş doğar birazdan ve biz buhar olup uçarız buralardan/
yani şöyle dinlesek sevdiğim, okurken şiirimizi bakıp içine gözlerimizin
aynı anda ve bir ağızdan, sanki kopya çeker gibi üstünden sözlerimizin
yani sadece ikimizin, sen ya da ben olmadan tercümanı gibi yüreğimizin
aç sofralarının müthiş cazibesine, tok imzası olarak gelecek günlerimizin
a benim birtanem, derinlere daldın, iyi misin.
*
biz bu dansı alevlerin duvardaki gölgelerinde, rüzgarlara inat yaşıyoruz
denize kavuşan bir deli nehir gibi, hiç uyanılmayacak rüyalara dalıyoruz
sarhoş oluyoruz kimi zaman anlatılır gibi değil, el-ele bulutlara çıkıyoruz
ve oradan yeryüzünü seyretmesini öyle çok seviyor, öyle çok seviyoruz
ki geriye dönmeyi aklımıza bile getirmiyoruz.
Cevat Çeştepe
5.0
100% (2)