Nail Yavuz
52 şiiri kayıtlı

Hüznü Büken Örs Neresinde Hayatın

Nail Yavuz
  0,0 / 0 kişi ·0 beğenme · 8 yorum · 1193 okunma

Günün şiiri
Okuduğunuz şiir 12.10.2006 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.

Hüznü Büken Örs Neresinde Hayatın


şimdiden geçip gitmektedir gelecek
o müthiş yalnızlıkta
sıyrıklar eksilmez bedenden

hüznü büken örs neresinde hayatın

sisli bizli kapıların ardına gizlediğimiz
hangi yanıdır yüreğimizin
ki dil ile ne girdi ki us arasına
tutuldu aşk
tutuldu ay
dilin sunaklarından kalbimize yapıştı

durmadan eskiyen yanlarımızı soyunuruz
tutunmak için bir yüreğin incelmiş kıyısına

sensizliğin resmidir / nereye bakılsa
bu derin sessizlik aynadır elbet
ip kopar
ayna kırılır
dağılır bütün görülenler ve görünmeyenler

güneşi tutacağım gözlerine ey gece
ne fark var ki körle zindan arasında
uyanıklığa değil düşe uyanmışım

sır kendimizi görebilmektir

her şeyin bir özeti var
h a y a t ı n d a

İzmir

Nail Yavuz
Şiiri Değerlendirin
 
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hüznü Büken Örs Neresinde Hayatın şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?

Hüznü Büken Örs Neresinde Hayatın şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
13 Kasım 2006 Pazartesi 22:57:17

geleceği yaratmak zordur.
gelecekte bir ben olmak da en az o kadar zordur.

planlı ve kusursuz bir yaratıcılık gücü gerektirir.ancak,zeka, esneklik ve özgünlük isteyen bu süreç; alternatif ve öngörülebilir durumlarla desteklenmeli yumuşatılmalıdır.

yoksa çok sert düşüyorsunuz.kendinden bilir kristalsenfonisi.

işte kendimize ait gelecek planlamalarında,bir tek kendi davranışlarımızın alternatifini yapamıyoruz. bir türlü.”sizli bizli kapıların ardına “saklanıp içimize gömdüğümüz,geleceğe dair ben olma duygusunu çıkartıp; ne ona, ne başkasına anlatamıyoruz.sonra önümüzden seğirtişini izliyoruz geleceğin.

çözüm olmuyor hep kendimize varıyoruz bu yüzden,” sen ki tek bir bireysin çoğulsun” ifadesine, bölünüp çoğalabilen bir amipe düşünme, problem çözme gibi zihinsel süreçleri de yükleme misyonu içerdiğinden, ben sırlanmış ve saklanmış her durumu ve gelecek yaratma telaşemizde, yalnız bir süreç değil, süreçler dizisi olarak görüyor ve tüm taşları dökelim diyorum.

yaratıcı bir şair.

nesne ve kavram ilişkisinde iyi bir gezinti

böbreklerden taş düşürttür şiir.


Tebrikler nail kalem.

kristalsenfonisi


Nail Yavuz tarafından 11/14/2006 11:02:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
13 Kasım 2006 Pazartesi 22:37:44


biliyorum bu şiiri... nerede ise ezberledim... hatta ara sıra dilimin ucuna geliyor da söyleniyorum kendi kendime

"hüznü büken örs, neresinde hayatın..." dizesini...

çünkü o örsün şâirlerin elinde olduğu kanısındayım... her ne kadar en çok, hüzne yakıştırılan şair kesimi olsa da... "hüzün ki en çok yakışandır bize" dese de H. Yavuz; "bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim!" dese de P. Neruda...

bir şairin tüm şiirlerinden aynı başarıyı bekleyemeyiz elbette... bunu daha da özele ya da aza indirgersek, bir şiirin bütünsel gerçekliği yanında bir de ayrıntısal yahut parçalı bütünsel bir güzelliği de vardır. Garip bir ifade biçimi olsa da...

bütün olan güzelliği(şiir dediğimizin ta kendisini) oluşturan parçalar, elbette dizeler... ancak bir gökçe kızın mavi gözleri kadar güzel olmayabilir kumral saçları! Onda etkileyici gördüğümüz, bizi çeken tek bir boyut olabilir...

ve ikinci olarak: bir şâir, bütün şiirlerini sadece birkaç şiire ulaşmak için yazar! onu, kendi yapan bir iki şiire ulaşmak için... pek çok örnek verilebilir:

cemal süreya, üvercinka, fotoğraf; ilhan berk, ne böyle sevdalar gördüm, delta, üç kez seni seviyorum diye uyandım; dün dağlarda dolaştım evde yoktum; edip cansever, mendilimde kan sesleri, yerçekimli karanfil; turgut uyar, göğe bakma durağı; cahit koytak, generaller niçin sokağa çıkmaz; virtüöz ölüm; sezai karakoç, balkon, sürgün ülkeden başkentler başkentine; liliyar; ahmet erhan, ağaç, at avrat silah, kan, türkü; enver ercan, di, gökyüzünü çevir bana, küçük iskender, biri ambulans çağırsın, gemi, ne çok; ismet özel: of not being jew; hilmi yavuz: bedreddin üzerine şiirler... vesair vesair... bunlar akılda kalanlar... kalması gerekenler...

bence bu şiir de akılda kalabilecek, şairi kendi şiirinin şairi yapan şiirlerdendir

ilk okuduğumda, yarışmaya katıldığında, demiştim ki birinci olabilecek
şiir bu... eğer o jüride ben olsaydım kesin 10 puan verecektim bu şiire(10 üzerinden)

geçen sene bahsedilen yarışmada jüri üyeleri arasında idim ve de çok kötü olaylara-şiir adına- şahit olduk...

birinci gelen arkadaş maalesef birinciliğine yakışır bir tavır sergileyemedi... en başta; yorumları kabullenmedi... oysa biz bu sitede öyle zamanlar yaşadık ki eleştiri yağmuruna tuttuk birbirimizi; gene de gıkımız çıkmadı... çünkü ilerlemenin bu yolla sağlanabileceğinin farkında idik... ama hâlâ bir şeyleri kabullenmek istemeyen insanlar var... yapılan eleştirilere karşı hasım maskesine bürünenler var...

neyse... lâyık olduğu tahta oturmuş onca şiiriniz olsun ki

koca bir imparatorluğa sahip olunuz!
yüzlerce padişahı, veziri azamı vesairesi olan hani

düşüncem o ki:

taht kavgasına girişmeyecek dizeleriniz

çünkü bu dizelerin sahibi, şiir ve dostluk ve biraz da izmir (bu yıl, şu Can Yücel ve Attilâ İlhan anıtlarının önünde duralayıp dakikalarca, sesli sesli şiir okuduğum şehir... :) esenliği ile hayata en ince yerinden tutunmuş bir kimliğe sahip...

saygı ve hürmetler




Fatih Çodur

13 Kasım 2006 Pazartesi 17:35:37

sensizliğin resmidir / nereye bakılsa
bu derin sessizlik aynadır elbet
ip kopar
ayna kırılır
dağılır bütün görülenler ve görünmeyenler

güneşi tutacağım gözlerine ey gece
ne fark var ki körle zindan arasında
uyanıklığa değil düşe uyanmışım

sır kendimizi görebilmektir ...

saygılarımla

13 Kasım 2006 Pazartesi 17:26:40

Önce şunu demeli...

Zor şiir.


Okurken zor, yazarken yaşaması zor.

Bir ömürde duruşu belli olmak ve her adımda, kendini bula bula alınan yılların, özeti.

Evet her şeyin özeti var.

Sır oluyor işte, özet olunca.


Şiiri fazlasıyla beğendiğim için tek tek açıklayacağım fazlasını.


"sisli bizli kapıların ardına gizlediğimiz
hangi yanıdır yüreğimizin
ki dil ile ne girdi ki us arasına
tutuldu aşk
tutuldu ay
dilin sunaklarından kalbimize yapıştı"

Öyle güzel anlatıyor ki bu kıta kendini ve "tutuldu aşk" kıtanın zirveye çıktığı öyle vurucu bir yer ki; "tutuldu ay" olmasa daha zevk alacaktım.

Zaten okuyucunun aklından hemen geçiveriyor, ay tutulması. Siz yazmasanız da, bizi yönlendirmiş oluyorsunuz.


Geçen bir şiirimde yapmıştım. Anlatmak istediğim "körler sağırlar, birbirini ağırlar" sözünün anlattığı.

"sağırları körler
körleri sağırlar
yuvarlanır döner kitleler"


Zaten bilindik bir söz, tümünü kullanmadan yanına söylemek istediğim başka şeyleri kattım, diyeceğimi çağrışıma bıraktım.

Şiirde yapmak istediğimin, okuyucu tarafından, anlaşıldığını düşünüyorum, şu an.

Anlatmaya çalıştığım şu, hayalimizdeki okuyucuyu, biraz daha yetkin hissetmeliyiz.

Ya anlamazlarsa diye, ya mesajımızı ulaştıramazsak diye,bazen şiirimizi sabote edebilecek şeyler yapıyoruz.

"tutuldu ay" sabote ediyor demiyorum

Ancak "tutuldu aşk" ile yakaladığınız zirveyi aşağıya çekiyor, bence.


Bu konuyu açmış ve kapamış olayım.


Ve o çok beğendiğim dize. O direnç, ayakta dimdik ve gücüne, sırrına inan duruş...

"güneşi tutacağım gözlerine ey gece"

Çok beğendim. Söylemiştim, yine söyleyeceğim.


Bende anlamı, o insani direnç.

Sırlarda hayalkırıklıkları, hüsranlar, çöküşler var. Ona rağmen, çoğul benliği ile başbaşa kalan kişi, en çok geceleri, "kendilerine" karşı meydan savaşları verir.

Çözüm, o şahidi yok etmekte olabilir.

Adım adım alınan ömürde, kendine karşı savaşlarda, bir yenilip, bir kazandığını kendisi bilir. Alışılmış derttir zaten.

Ya o şahit. O şahit, tehlikedir. Varoluşumuzdan hem memnun hem hoşnutsuz, olma halini, yüzümüze vurur da vurur.

Ve evet ne fark var ki; kör gece, zindan ve çoğul bireyliğimiz arasında.


"uyanıklığa değil düşe uyanmışım"

Yine bence fazla bir dize bu. Tekrar, okuyucu hayalimizin de çıtasını yüksek tutalım, şiir yazarken, diyeceğim.

Hem sıradan, çok kullanılmış, hem de siz zaten o dizenin çok üstündeki anlamları, üstteki iki dizede, çoktan anlattınız.

Anlaşılmaktan da önemli bir şey var, çünkü. Bizim anlatabilmemiz, yetmemiz, anlattığımıza. Okuyucu, sonra...

Üretim gerçekleştikten sonra.

"her şeyin bir özeti var
h a y a t ı n d a
sen ki tek bir bireysin çoğulsun hemde"


Sanırım burada imla hatası var. Bu şekilde okunduğunda hitap ettiğiniz kişinin hayatında, her şeyin özeti var diyorsunuz gibi anlaşılıyor.

Bu kadar dünyayı kavramış bir şiirin bunu dediğini sanmıyorum.

Sanırım kıta şöyle olacak.

"her şeyin bir özeti var
h a y a t ı n d a
sen ki tek bir bireysin çoğulsun hem de"

"her şeyin özeti var, hayatın da" sanırım anlam bu, burada.

"Hem de" yi de ayrı yazmak gerek...



Çok beğendiğim belli olmuştur sanırım, tekrar söylemiyorum.

: )

Anlam ses ve hayatta duruş felsefesi, duygularla, insani olan her şeye bu kadar ulaşabilir, diyorum.




Tebrikler


Sevgiler
enküçükiskender
20 Ekim 2006 Cuma 15:28:52
Hayatın zorluğunu çok güzel anlatmışşınız.Hikaye tadında.Tebrik ederim.Yüreğinize sağlık.
13 Ekim 2006 Cuma 01:34:40
Hoşgeldiniz sevgili Yavuz güzel bir şiirle katılımınızdan inanın çok mutlu oldum yüreğinize sağlık,şiirin finalinde verdiğiniz öğüt kulaklara küpe olacak nitelikteydi sağolun..Sevgiyle ve sevdiklerinizle kalın her zaman diyorum sevgilerimle..

Çınar GÖLE
13 Ekim 2006 Cuma 00:42:51

sevgili dostlarımın hoşgeldin dileklerine
yürekten karşılamalarına
ve
nitelikli yorumlarına

teşekkür ediyorum.

şiirin büyülü atlasında birlikte olmak dileğimle

sevgiler
12 Ekim 2006 Perşembe 19:52:54
Değerli şiir dostu aramıza hoş geldiniz yine kaleminizden harika dizeler.

Kutluyorum

Bahar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyatdefteri.com'u kullanarak Çerez Politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.