26
Yorum
3
Beğeni
4,8
Puan
2198
Okunma

sevda yollarında aşka vurulan yüreğin yangınına
sancılı bir güne sarkarken
sevişme sonrası krizleri
dudaklarından
hep bir adım önde duruyordu
göğüsleri
beline dökülen saçları saklardı
en ayıp yerlerini
hangi arzunun pastel renginde
sevmeye yatmıştı
ölmeye hazırdı bedeni
benden başka kimseler bilmezdi
soğuğunu çeker karanlık bir odada gece
azar yaraları
titremelerine kapanır bir tül perde
dışarıda kara kesmiş bir yürek
bekler seni bir askeri nöbette
o soğukta
serçelerin tüylerini yoluyor fırtınalar
avlunun ortasında bir gün kanar
kanar bir gül
dudaklarından kan damlar
bir dizeden
öbür dizeye atlıyor soluğun
şiir aşkın çocuğudur diyordun
kapanan göz çukurlarına ırmaklar doluyor
dalgaların sırtında yangınlara su taşıyordun
sevdiğin kadar aşksın
terk ettiğin kadar ayrılık
tenimi döven kıyıların karşısında
fulya çiçekleri kadar sabırsızdık
ay terler
kaçırırken kendini geceden
esmer bir düş düşer avuçlarına
avuçlarımda siyah benli göğüslerin
şafaklara kurulmuş bir saatli bomba
yosun muyduk
suya düşmeden önce
güneşten önce karanlık mıydı gülüşün
bir bıçağın ışıltısı yere seriyorsa düşlerini
haydi durma
yeniden başla ve bitir
ölümcül gidişleri
İsa İnan
tenimden çıkmayan gül lekelerinin hasreti
yirmi bir ocak iki bin on
5.0
91% (20)
4.0
5% (1)
1.0
5% (1)