4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1528
Okunma
sana terk ettim kendimi göğüs kafesimden
kelebek ömrü kadar uzun bir rükû
tırmanıyorum ayaklarını amber toplayıp
sızılarım geçmiyor / gitme
tam diyorum ki uzlaştım artık kapılarla
menteşelerle savaşım bitti
yağlı kilitler bırakma peşinden
su içme gece vakti
bak kuduzlar uluyor istasyonda
at kokuyor / Azrail kokuyor etraf
uçurtma mevsimi şimdi yeşiller gelincik örtünecek
içimdeki yırtılmayı duymuyorsun
ki bu yüzdendir gidişin... / gitme
bıraktım gemileri
tütünü bıraktım
çok sevdiğin suskular diktim dilime
sen gideceksin bulut dolacak sundurma
çekirgeler aç susuz bekleyecek
bul beni delilerin dolaştığı vadilerden
bul beni
tezekten örülmüş lahitlerde
sen gidecektin / elbet olacaktı bu
ve eşikte murdar bir rahimden düşen tohum
Tanrı’nın bile kulak kabartmadan / duyamadığı kadar ıssız
sundurma nöbetleri / boş sandalye
terime susamış at sinekleri / radyoda korkunç bir beste
ıslanıyorum
pusulamın kutbu yitik
bakış bırakma semalarıma
bıyıksız kedilerden beter ağlıyorum
Cemil KURT