Bir kar tanesi kadar masum
Bir inci tanesi kadar zarif
Kurutulmuş
kırmızı biber kokusu sinmiş ellerine
Tipik bir kabile ritüelinden
Dünyanın yükü tasası çökmüş omuzlarına
Yetişkinliğe geçiş seremonisinde
Metropole tünemiş şimdi
Yuvası dağılmış göçmen kuş gibi
Bir göz oda
gecekondu meskeni
Sekiz
kardeş anne baba bir de kendisi
Çamur deryası Altınşehir’de
Baba bekçi olmuş bir şantiyede
Anne gündelikçi zengin bir evde
Üç ağabey iki de abla beş kişi
Sıra ütü overlokmuş fark etmez
Gece
gündüz yapar onlar her işi
Tek dertleri Cemile’yi okutmak
Okutup onu da öğretmen yapmak
Bırakıp geldikleri köy mektebine
Kalanların makus talihi değişsin diye
Okuyor Cemile geçti şimdi son sınıfa
Atanacak seneye nasip olursa
Bu hayalle çalışır kara gözlü güzel kız
Ah bir bilse garibim başına ne gelecek
Keslirdi bir anda tüm sevinci
Olsa bile fakültede birinci
Saçma sapan bir sınava girecek
Sorulan bir çoğunu bilecek
Buna rağmen sonuç hüsran olacak
Doksan bile alsa bu kız yine boşta kalacak
Ka Pe Se Se
Sınavı hazırlayan kendi girsin erkekse
Alsın yetmiş puanı
Tarihe yazacağım o anı.