kuğunun kusurukızlar, gök çarşıda kırıtarak gezen masum yıldızlar; size kaç şarkı bestelendi kim bilir kimin tamburunda kim bilir kimin kemanında inlediniz hangi şarkıların nakaratında dinlendiniz kim bilir; dirilir ölü geceler sabahınızda ben de bilirim ki kimine kambur olursunuz kimine taç… açtıkça göğüslerinizi semada açların kalbini doyurursunuz ve -öl- diye buyurursunuz kölenize; yeter ki dilinize geçsin acıtan bir kırbaç sadaka verircesine bakarsınız aşka muhtaç olanlara. eteklerinizi savururken ve saçlarınızı dalgalı bir şal gibi atarken omuzlarınıza ince bileğinizdeki halhalda yazar prangalı bir isim; kim bilir nerede ve nasıl yürekleri kavururken siz her gece mezara girer gibi yatağına girer yalnızlar! ve bir kuğu gezer ıssız sularda gölün gönlünde süzülür söğüt gölgesinde uyur; sanılmasın ki her zaman dik gezer başı kuğunun kusuru boynunun inceliğidir bu yüzden çabuk bükülür boynu boyundan büyük aşka! |