17
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1273
Okunma
kendi mi ekmişti kendi dölünü
neye göreydi bu dünyanın hükmü ?
içindeki uzakta
çocuk oyunlarındayken bakışı
başı bozuk seyrin sesinin buyrukları
sımsıkı sarmaladı ferâceyi başına
aşk bilmeden yüreği
avazında yankılandı kadın oldu bedeni
bozulmuştu, çocuk nefesindeki neyin huzuru
zamanın duldasında
büyütürken elinde öfke zincirini sabırla
dipsiz, derin kuyuya iniyordu durma…
sırtından sopası, karnından sıpası
hiç eksik olmadı
aldıkça kucağına kızgiller familyasını
soy dölünü yürütmeyen, parazit oldu adı
yerçekimsiz kuş yüreği
kanlı gözleri eşikten fırladı
elinde kalan bakiye kapı dışarısı
yol bilmez, iz bilmez
başka dünya tanımaz / nere gider ?
gelin olur çıkarsın, kefen giyer dönersin
dediydi, ismini bilmeyen babası
geceye batmışlığıyla sürünürken
aydınlık, artık ulaşılmazdı
delişmen fikri içte harlandı
sözsüz, sessiz yaktı kınayı
bundan böyle vardı bir yapacağı
çekmeyecekti onlar da aynı kaderi
aç susuz bekledi bekledi…
iki kolu, dört yavrusuna sımsıkı sarılı
bütün karanlıkları ışımış gülen yüzüyle
nice sonra, Fırat’ın sularında
buldu onu köyün çobanı
manzara tanıdıktı yabanda
yalnızca oy zamanı sayılan
burası öteki Anadolu !
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
5.0
100% (8)