1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1640
Okunma

Sürüldüm,
Süngüsüz sürgünlerde
Sürgün verdim ertelemelerle
Hangi azadın mesnevi tetiğinden düşsem
Yaralı,
Vuruldum dizelerle...
Kimselere anlatamam...
Buruşturulmuş geceler rehin
Secdeye kapanmış düşüncesiz iyiliklerin mabedinde kefil edilir düşlerin
Düş, düşün kurdu imiş insan zihninde
-Bilemedim-
Saçlarına ak melek tozunu dökmezden evvel
Sakallarında ömrü hikâye ederdi şair
Çulsuz şiir eskizleri gibi dağınık
Hangi zaman tiradında unutsa
Örttüğüm tecride tanık
Hayata de ki;
-Yeryüzü düş mezarlığı-
Gövdemi kaygan gediğinde tutup
Gölgesini kemiren akrebin kıskacında
-her damlanın doğurganına bıraktığı veda busesinde saklı-
Şafağa hasret
Yaslı bulut
Toprak buruk
-O gün bugündür-
Aynı aynada kendini görür
Parmaklarımda araladığım risale
Tavaf eden doruk
Tanrı bahçesinden dışlanan cennet
-Şefkat ve merhamet-
...Ve kimselere anlatamadım!
Güneşin çizgilerine dokunur Eros vakti ay düşürmem
Hallacı Mansur’a esenlik dilenmiş yeminli yüreğiyle, acılara sufi kalmalarım
Kurgusunda oynanacak bir rol vardı elbet hayatın
Tümceleri saydama çekildiği kubbeden
Hamiline yazılmış sevdayla dökülürken ten
Aşkla acemi yüreğin çırpınışlarını yasallaştırdım
Tam uzanıp alırken
Düşürüp kırdın...
Bak! Ellerimde yok artık.
Yağmurum gözlerini siliyor
Yedi tepe sahanlığında
Dalgalarıyla filizlenen denizde tuz arama
Yenisiyle ibadet eden kapılar çaldım
Kimse -yok-
Çehresi su dolunca gizler azizi, çaputunda mihmandar
-suçlu karanlık-
-Buralardan sessizce uzaklaşalım-
5.0
100% (2)