10
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1372
Okunma

zorla
kökünden koparılmış fidanlardı
her doğum sonrası
öksüz yurdun
öksüz kalan çocukları
çocuklar
çoktular
sokaklara sığmayacak kadar
özlem tüterdi bacalardan
ter karışır düşlerine
mendilleri yenlerine yamalı
yarin saçlarını okşadığım gibi
okşardım saçlarını
bir tutam sevinç verirdim
gülerek giderlerdi evlerine
evleri
yeni kavgadan çıkmış
küfürlere benzerlerdi
evleri
biraz da benimdi
girer çıkardım
çıkar girerdim de
kimseler görmezdi
aslında bu yurt
hepimizin öksüz yurdu
karda kızak
yağmurda çamur
yere düşer toz olurduk
büyüdük ne olduk
büyüdük ne olduk
toz duman yollara düşer ömrümüz
ömrümüz
bir komşu kıza
ömrümüz
bir komşu kente
ömrümüz
bir komşu ülkeye
aşık olurdu
biz
ne çok aşık olurduk
erken biten aşk sonrası
birikmiş anılarımıza jilet atardık
akan kana aldırmaz
burnumuzdan kıl kopartmazdık
boş yere ne kanlar akıttık
işte burada
akıttığımız kan kadardık
gün oldu kanlarımızı içtik
kan kardeş olduk
dün oldu
kan kardeşlerimizi arkadan vurduk
nedense hep arkalarından vururduk
dün oldu
zemheride açan çiçekler gibi asiydik
damarlarımızda baharın en genç yüzü
yüzümüz yüzümüze benzer
yüreklerimiz bir başkaydı
yüklerimiz başka
yüklerimiz
sırtımızda
dün oldu
evcileştirdiler bizi
onun bunun kölesi olduk
sahi biz
ne çok köle oluyorduk
sen
uçurumlarını
özlediğim
sevdiğim
nasılsın?
işte bu şiirde ancak bu kadarsın
temmuz 1999
İsa İnan
5.0
100% (7)