8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1375
Okunma

şair
kendi ışığına gömülen
yalnızlıktır
önce
bağlar bozuldu
şaraba durma vaktiydi aşkın
sonra bahçeler kurudu
bir bir söküldü kökleri hayatın
çözüldü insan
sorgularında kirli bir gölgenin
beyazın rengi değişti duvarlarda
tanrı tanımaz bir sevdaydı ferman
bütün yataklarda dağınık kaldı yüzümüz
acılar boyumuzu aştı
aştı dağları hayata karıştı
uzun bir yolculuktu ayrılık
yırtar gölgesini bir hayat kadını
gömer kendini geceye
ay ışığı susamayı bilmez terle koştururken
deniz aya ay denize susar
konuşmayı bilmeyen iki akrabadır onlar
onlar ki
aşkın ışığında boğulurlar
bembeyaz bir çarşafı kirletir bakire
bir çocuk dondurmaya batırır dişlerini
bir adam abanır düşlerine
şimdi bu şiirin üstüne sürgü çekme vaktidir
sen nadasa yatır gözlerini
şimdi uzak bir şehirde
beş çocuğuyla birlikte
yaşlı kadın duluğunu omuzlamaktadır
akşam daha yeni olmuştur
gece büyür gözlerinde
hamallar ayrılıkları yükler vagonlara
bir hasret rüzgar yakar geçer
elindeki karanfilleri
yeşiline yağmur yağmış dallar gibiydi
çocukların gözleri
ellerine almışlar simitleri
yanında turşu da olsa
başka bir şey istemezlerdi hani
şimdi gelincik tarlalarına
çoktan inmiştir domuzlar
f tipi ceza evinde
açlık grevine başlamıştır mahkumlar
sınırlarda bir suskunluk başlar
sevdanın pusuya düşme vaktidir
karanlığın bitmesine omuz vermiş bir adam
söver durmadan
yaz yaz der bitmiyor acıları
uzun bir yolculuktu sancıları
eylül
özgürlüğün
ışığa durma vaktiydi
01 eylül 2009
İsa İnan
5.0
100% (7)