37
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2535
Okunma
yaşanmış, kısa bir rüyânın, uzun sarhoşluğu bu bendeki...
dolanırken boynuma hâtıralar
iki başlı korkunun tutsağıyım şimdi !
aklımı uçuran fırtınadan kalma
boğuk uğultular içimdeki yarda
ruh denizimdeki perişanlığım
aynı yerde bulamamak
bulduğum da, benim sende olmamam ihtimâli!
tanıdık bir güruhtu oysa, ayaklarımı yerden kesen
uzak bakışlarındayım artık o kentin
hep aynı yerde, bir gemi geçer gözlerimden
martı şarkılarıyla seyre dalar o boş masa
iki nokta hayâlleşir göz ufkumda...
anlam kazanamayan duygular gezerken boşta
kürek çeker bir sandal durmadan
ona doğru akıntıda...
boşta, köksüz bir nilüfer
nasıl, nereye gider el vermeden ?
elini ver, ver elini bana artık yeter
gölgeli gündüzlerden
tanıyamıyorum kendimi sisli aynada
bir kez söylerse, dönmezdi dilim
caymazdı sözüm benim
sen unuttun aşkın dilini
sesindeki acılık, korlaşmış demir
çekiliyor renkler görüntülerden
gel, bu kuytuda gör takatsiz kendini
iniyorsun, ağır ağır aşk merdivenlerini
sus’larını boz artık
geri döndü gerçekliğim
sonun geldi / inan sonun geldi !
aydınlatamayacaksan karanlık gönlümü
çek bu sevdanın ipini
hayat iplerimi geri ver
yeni bir dünyanın kapıları açılsın bana
geceyi kovamasan da sığınağım yapmalısın
kendimle benim içimdeki kavgada
uyuyan eşsiz rahatlığı uyandırmalısın
her yer cehennem / her yer cehennem !
ateşinde kalmasın eskiyen günle
gül mevsimi geçmeden gel yâr
dün vardın, bu gün de olmalısın
henüz sona ermedi ateş...
içime dökülen gülüşlerini, bir bozup bir çizmekten
yoruldum artık ey sevgili
üç günlük bu yaşam!
ölüme göndereceksen eğer
çıkar denizinden at beni
bu son isteğim senden
başka denizlerde yüzmeyi bilemem nasıl olsa ben !
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir
5.0
100% (20)