23
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
3112
Okunma

ben senin önce sesini sevdim
ne ismin, ne yüzün
ne de kim olduğun
yüreğim
yüreğini bilmiyordu
yalnızca
özlediğim bir dost gibiydi sesin
mısralara hüzün yağdırıyordu
gurbet gibi
hasret gibiydi sesin
bana uzak bir akşamdan aşinâ acılar
sımsıcak selamlar gönderiyordu
sabâ gibi
hicaz gibi
yankılar bırakıyordun yüreğimde
mısralar
sesinde harman zamanı olgun başaklardan ayrılan
buğdaylar gibi savruluyordu...
...
ben senin önce sesini sevdim
tütün sarısı kelimeler
sesinde yeri göğü hazana boyuyordu...
eski bir ramazan akşamında iftarı beklerken
fırından yeni çıkan pidenin sımsıcak çağrısı gibiydi sesin
bana çocukluğumu hatırlatıyordu
...
ben senin önce sesini sevdim
sesinde
dağa çıkmış bir milisin yalnızlığı
erkekçe oynanan bir Ege zeybeğinin edası
ve kavganın ta ortasında
yiğitçe vuruşanların vakarı gizleniyordu
sen tüketirken kelimeleri
sesin
vatan toprağına al bayrağına sevdalı
yiğit yüreklerin şehâdetine destanlar yazıyordu
...
ben senin önce sesini sevdim
ne şiirler anladı
ne kelimeler fark etti
neydi
nedendi
ağıt mıydı
sitem miydi
kurşun muydu
hançer yarası mıydı derinlerde
sesin
sırılsıklam bir sevdâ gibi
içime işliyordu...
Ceyda Görk
19 Temmuz 2006 11.38