Yıllar… Ne çabuk geçti o uzun yıllar,
Bu deli gönül nasıl nasıl uslandı.
Gözler bulandı, bunadı akıllar,
..........Genç kalır dediğim beden yaşlandı,
..........Sormam abes olur neden yaşlandı.

Daha dün sokaklarda cirit atardım.
Çevremde dört bir yana caka satardım,
Gençtim, toydum göze batardım.
..........Düşünceler, oyunlar zaman yaşlandı.
..........Durmadı değişti yaman yaşlandı.

Şimdi ne çok olmuş saçımda aklar,
Bedenimi taşıyamaz durumda ayaklar,
Bilirim. Bilirim bizi bir ölüm paklar.
..........Kaşlar, gözler, bilek yaşlandı.
..........Korkusu olmayan yürek yaşlandı.

Şu an gençlik de alem de bir hoş,
Hedefler belli değil, gayeler boş,
Sokakta iki kişi biri deli, biri sarhoş,
..........Delikanlılık öldü, erkeklik yaşlandı,
..........Genç kızda ceylan gibi ürkeklik yaşlandı.

Eskiden alaylar, rumbalar şendi,
Gör bak şu zamana neleri yendi,
Baskınmış erkeğe, kadının fendi,
..........Örfüm, adetim, gelenek yaşlandı,
..........Ere saygı denen görenek yaşlandı.

Tıka basa dolmuş diskolar, barlar,
Bir o yana bir buyana zıplar dururlar,
Gençler yabancı müzik ararlar,
..........Şarkım, gazelim, türküm yaşlandı,
..........Dört kıtaya nam salam Türk’üm yaşlandı.

Gayri bu alem bize dar gerek,
Bir günaha bin tövbeler gerek,
O gün gele ki, Erol’um huzura erek,
..........Şiirimiz, destanımız, sözümüz yaşlandı.
..........Keferenin kazanında özümüz haşlandı.