5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1383
Okunma
Geçen Eylüllerden kalmadır saçlarımda aklar
Her defasında boğazımda düğümlenen pişmanlıklar
Son kez tekrarlanıyor diye sayıklanan ayrılıklarda
Ne kelimeler hali tasvire yeter, ne i tam anlatır mısralar.
Çanaklarını pis sulaklardan doldurup gelinlik kızlar
Salına salına çayırları ezer, sekişinden ürker serçeler
Nereye haykırsam duyulmaz sesim kaybolur
Adı değiştirilen mahalleler, beldeler zihnimden geçer
Ne hatıraları saklar yeni kimlik, ne mazi kimlikte gizlenir.
Geçen Eylüllerden kalmadır elimde kir saçımda rüzgâr,
Her seferin med cezirlerini taşıyamaz yelkenler
Nihayet bitiyor diye sayıklanan ayrılıklarda
Ne kelimeler hali tasvire yeter, ne tam anlatır mısralar.
Bir Şubat ağusu birikir içimde bilmez bunu kınalı eller
Yürek sancıda, geri dönülmez çağları özlemle anar
Dere yatakları kurudu, berrak akmıyor pınarlar
Leyla mesneviyle mahkûm, Şirin’in saçları tutuşur
Ne kelimeler hali tasvire yeter, ne tam anlatır mısralar
Geçen Eylüllerden kalmadır pul pul eriyen servetler
Üstüne eklenmedikçe azalır, kendini tekrarlar
Elbette tamamlanır diye zorlanan hayallerde
Ne maddiyatı sever, ne maneviyattan medet bekler
Geçen Eylüllerden kalmadır bütün kanamasıyla nefretler
Omuzdaki içi boş payeler, sırma işlemeli belgeler
Bütün hikâyelerin bir yanı hep neden eksik kalır
Hayat aldanmaya hazır lezzetleri sunarken, hayâ artar
Ne yokuşlara tırmanır gönül, ne düzde mesut olur
Gecenin erken vakitlerinde sırada bekler
Yarınki indirimli alış verişi kadın ve erkekler
Gece boşalır ev,bütün yıldızlar ayak altına serilir,
Arsız iştahtan rahatsız boynu eğik güller
Ne insanlıktan vazgeçer,ne erdem talep eder
Sinan YILMAZ
5.0
100% (2)