4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1451
Okunma
Tam zamanında indi çelik kuş yere,
Endişeli ve korkulu yüzler güldü,
İçerdekiler, dışarıdakiler sevinçli
Zamanında esti hoyrat rüzgarlar;
Hemen arkasından geldi muson yağmurları
’Zamanıdır’ dedi, Hintli ihtiyar.
Ogün tam zamanında ötmüştü horozlar!
Zamanında ağarmıştı tan yeri,
Yıkamaya başlamıştı konuklarını,
Ganj ve indus nehirleri.
Her şeyi zaman ölçüsüne vuran
Hintli ihtiyar’a sordum;
’Bir zamanlar’ diye başladı:
’Bu zümrüt ormanlar ve sular
Sonsuzluklara kadar uzanırlardı.
’Şimdi ormanların bittiği yerde,
Sonsuz bir çöl ve sıra dağlar vardır.
Ne bir ağaç, ne de bir damla su kalmıştır,
Güneş her batışında buna ağlamıştır.
’Dahası göz yaşlarımıza acımayan,
Lavlarını üstümüze, üstümüze püskürten,
Her yanı cehenneme çeviren
Sıra, sıra, yanar dağlar vardı.’
’Böyle bitecekti herhalde
Canlılar nesli böyle;
Anlayamadılar bunu, anlayamadılar!
Ne ganj’lı, ne de indus’lular.
’ İst Kemal Polat’
5.0
100% (1)