1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
739
Okunma
Hava ayazmı ayaz, batıyor güneş fırtına var,
Açtı bir sis perdesi akşam, doluştu karalar,
Sen gibi kaybolur sesler, bir anda mahalleden
Bir tek bakışın kaldı kadın,yılların ötesinden,
Cevapsız sorularım yine benle yük
Girer odama hayalin resminden büyük,
Kapısı açılır mahfuzun arkası dönük,
Sen gizemlerin kadını Çilem Göçük
Hatırlarım...sormuştum ev sahibine,
Tanır diye utangaç, korkarak öylesine,
O kadınmı demişti, Melahat bu ilgisiz,
Bakkal bu ya anlatmış, borcun varmış girdisiz,
Akşamları gelirmiş bir araba dokuzda,
Kaybolurmuş gecede bir solukta son hızda,
İşte böyle anlattı Melahat’da ne nazla,
Karşılaştık bir akşam tesadüftü mevsim kış
Isıtmıştı merhaban içimde yüzlerce alkış
Ben o anı unutmam ismini söylemeni
Soyadında irkilip üşüyen ellerini
Limansız bir bekarın bedeni kaldı kütük,
Körüklesen yanardım karşında Çilem Göçük
Bir sabah uyandım, farksız ben, aynı Istanbul gibi
Sen gibi birgün,her şey belirsiz ve aynı dün gibi
Günlük gazeteye yol tutmak, parke taşlı caddelerde
Selamsızların öksürükleri ile vardım, bakkal Muhittine
Bir üzüntü,bir keder vardı kapıda bakkala döndüm
Uzattığı gazetetede “genelevde cinayeti” gördüm ,
Kanlar içinde idi Çilem bense Göçüklerinde öldüm.
Serdar TUNÇLUER
Kaynak