4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1282
Okunma
Tomurcuklara yaslanmış
Dökülmeğe hazır damlalar
Elmas tanecikleri gibi sıralanmış
Gözler gibi, ağlamaya hazırlar.
Az sonra güneş doğacak:
Nemli toprak buğulanacak
Sessice açılacak tomurcuklar
Renklerle kokuya boğulacak dallar.
Hoyrat ca çığlık, çığlığa
Birkaç tane kınalı sincap,
Atlayarak daldan dala,
Kahkahayla ve de güle oynaya.
Şu kelebekler var ya, kelebekler...
Mavisi, sarısı, kan kırmızısı;
Hepsi de harika ve canlı
Baharın bin bir rengini yansıtıyorlar.
Şu gelincikler, bu balbal otu,
Beyaz, sarı tüm papatyalar,
Ağırlanıp, konuklandıkları yerdir
Kelebeklerin ve de bal arılarının.
Çok vefalıdır arılar da kelebekler de! ...
İt gülüne de, bit gülüne de konarlar.
Kaba ve kibirli değiller...
Bu uygar ve çalışkan yaratıklar.
Nasıl düşünülebilir ki, nasıl? ...
Bir gün bütün bunların yok alacağı,
Ama geçek: yok olacak sonunda her şey
İnsanlar... arılar... sincaplar... kelebekler de.
14 Haziran 1958 Demirköy ormanları
Bu şiirin hikayesi:
" 1958 yılında yedek subaylığımı yaparken, tatbikat sebebiyle araziye çıkmıştık.
Üç gün süren tatbikat uygulamasının iki gününü Demirköy ormanlarında geçirmiştik. Ormanın ve onun gerçek sahihi olan, böceklerden sincaplara kadar her şey beni müthiş etkilemiş, adeta sarhoş etmişti. O zamanlardan kalan bir anı şiiridir bu " “K.P.”
5.0
100% (1)