18
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2921
Okunma

bir adam çağı öpüyor
ellerinden senin
sadece benim gönlümü kanatmak için
kalbim gözyaşının suyunu
aşk’a akıtıyor
sadece senin gönlünü kanatmak için
bu düştüğün
mavi bir zamanın alacası
ellerinde ağaran geçmişin sinkaflı yazısı
emanet sevmeler edindiğin bedenleri okşuyorsun
farkında değilsin
/bana bilmediğim bir şey söyle lütfen
söylüyorum…hiçbir şey bilmiyorsun/
eski mabette
devşirme bir sabahın
kan boyalı ihanetinde kuruyorsun
tartıldıkça günahlarınla
bana hep fazlaydın
oysa küfürleşirken zenginleştin
fakirliğin bir aldatmaca
/şimdi sana öyle bir şey söyleyeceğim ki
tamam söyle…ama duymadığım bir şey olsun/
gözlerine hasret düşürdükçe
ayrılık
dudakların da zalim bir pişmanlık
dayatılmış ölümleri yaşadın
-bende-
bilmediğimiz bir kentte
sahipsiz sokakları arşınlarken
sahiplenemediğimiz aşk’ın
alnını karışladık
-sende-
/ne demek istiyorsun ya…açık açık konuşsana
açık açık konuş ha…! hem de kapatmışken aşk’ın kapısını/
kaçak sevdanın yel değirmeni
ve tekrarların sefili
ruhu yap boz bir adamı
onarılmaz acılarından kurtarmak için
kuşkulu bir bıçak gibisin
saplandığın yerde kalmayı bilsen
ahh bir bilsen
yaralar gizlenir o zaman kendi kabuğunda
/söylediğin hiçbir şeyi anlamadım
hiç şaşırmadım…çünkü sen, kendine bile aşık değilsin/
.
.
.
ki aşk
kalbin ötesinden gönderilen bir mesajdır
okuyabilene…