derin bir sancının
güneş yüzü görmemiş yatağında
sabah olma ihtimali ile uyanınca
gamze hizasına iğnelenmiş ayıptır
heyecan
ki
onunla başlar her şey
savunmasız yerlerimizde

eski bir efsane yazısıdır oysa aşk
parçalanmış ayrıntılar arasında
saklı bir mucizedir
ihaneti görmüş meleklerin kanatlarından daha da beyaz

dalgın uzaklıklar mezarlığında
dokunulmazlığı vardır sevdanın
anlat ona

ayağı taşa değdiği zaman kalbini yoklasın
mutlaka bir yerde yalnızlık üşüyordur

avuçları sızılı
kehribar renkli hayat çizgisi
geceyi söke söke alır gündüzden
sevgilinin gözünden

hasretin yanık izleri
dudak payı alınmış öpüşlerde yaşar
takip bir ısrardır
söz takılır dile
dile gelmeyenle birlikte

söylenmemiş şarkılar mezarlığında
sahibinin sesi vardır sevdanın
anlat ona

sesi taşa değdiği zaman kalbini yoklasın
mutlaka bir yerde ayrılık üşüyordur

biraz daha kaybediyor umut
ihanet etmiyor gözün gördüğüne
unutsa da yalan kendi gerçeğini
küllerinden doğuyor
başka aşkların hesapsız isyanlarında

içimde boşluğun yolculuğu biletini kesiyor
birbirine benzeyen kaderlerin sırdaşlığında
kendisiyle yüzleşmemek için
yüzünü bırakıp da gidiyor
hatıralar biriktirmek istiyorum sana
hiç yaşamadığın kadar

zamanını bekleyenler mezarlığında
duası vardır sevdanın
anlat ona

taş taşa değdiği zaman kalbini yoklasın
mutlaka bir yerde ölüm üşüyordur…