8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1014
Okunma
Ödedim bedelini boşalan yanımla
Dirhem, dirhem doyurarak yalnızlığını.
Galata köprüsünün gri korkuluklarında
Alaşağı ederek mendil arası düşlerimi.
Boğaz, rakı, balık ve sen!
Çift çekirdekli kemikle.
Barut kokulu yosmalarla günaşırı ederken anı
Velhasıl vuruldum bileklerine
Göz dikerek düşüncelerinin bakireliğine.
“Nasıl da kırıtıyor gördün mü
entarisi boydan yırtmaçlı yosma
fikri koridorlarımın darlıklarında
barut kokusu salarak adamlığıma”
En çok da leylalı vakitlerde dürdüm
Aşkı yıpranmış çarşaflara.
Ah vardı, ne vardı olsaydın yanımda
Tahtakurulu banklarda sevişseydik doyasıya.
Aheste beste okşarken eklemlerinizi ardıç ruhu
Dudaklarından yüreğine akan çavlandı kelimelerim.
Yüreğimin yırtılan yerinden boşaldı aşkım.
Leylalar daha bir güzelleşti. Itır kokulu şimdi herşey.
-Ey ömrümün nuru; inmedi mi vahiy varlığına?!.-
Rakı, şalgam, balık ve sen!
Çöplüklerde çiftleşen pisiler.
Leylanın koynunda göğüsleri acıyan Meryem!
Meze yerine atıştırmak vardı şimdi
Barut kokulu yosmaların göğsünden fışkıran
Maya çalınmış sütlerinden yapılan haydariyi.
“Masum değildin sen(de)!
ruhlarla sevişirken yakalandığında
hiçbir kırmızı örtemedi ayıbını
anladı herkes yosmalığını.”
Selçuk ERKİ