14
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2818
Okunma

ecele koşar gibi
öyle koş aşk’a
sakın acele etme
soğuyan tende mahrem
inmiş yatağından engin bir düş gibi
yandıkça iki kalp arasında
kızıl söğütlere lâl olur rüzgar
işte o an esmesini bilmek lazım
yoksa üşür sevgili
sadra şifa veren kan
hep bir ihtimal yalnızlık imgesi
niyedir bilmem ki
yok mu yerine konacak bir teselli
sanki kanbağının çekilesi kaderi
aşk kapısıyken tasavvuf ehli
destur de
burası suskunlar mekânı
efendisi kırmızı
hâk ile hak arası mahşeri kalabalık
bir bir içinden geçerken
kendi yüzüne bile bakamaz insan
diğerinde arar ihsan
utanç
ki oynaştıkça aşk’la nazenin
işte o an öpmesini bilmek lazım
yoksa küser sevgili
dışımda durmayı öğreniyor içimde ki sen
içimde gitmeyi heceliyor dışımda ki ben
alevle kaplı bir feryat doğuyor
ateş
biraz sabahtır
biraz intihar
kalp hakikati arar
aşk kapısıyken tasavvuf ehli
destur de
burası bekleyenler mekânı
dervişi kırmızı
sessizliğin rahminde büyüyen ayrılık
kendi çığlığında okuyor duasını
peşindeyiz bilmediğimiz bir tutsaklığın
ben kendimi tanıyamazken
nasıl tanır başkaları
başkalarını
işte o an ölmesini bilmek lazım
yoksa ölmez sevgili
yanmış bir gövde
yanlış bir dal sarkıtıyor yaprakları nar ağacına
kapı önlerinde çatlatılan
bin parça tane küfür yayılıyor
zemzem dile bahane
içimde çok tanrısı olan sevdaya
suskırmızı yakarıyor
aşk kapısıyken tasavvuf ehli
destur de
burası ölenler mekanı
.
.
.
sahi…burada senin işin ne…