1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1183
Okunma
Ağlamak alır kiri pası yürekten
ağlayabilirse insan gönülden...
Temiz kalsın diye diğer yanım
bazen bir çocuk olurum
yavrusu dağda vurulan bir ceylan
tutuşan bir orman olur yüreğim
ağzında su taşıyan karıncaya muhtaç
seni de yakmasın diye bu ateş
uzaktan severim
gecenin hiç kimseye ait olmayan vakti
yıldız gözlerine bakıp
gizli, gizli ağlarım
bir yanım salkım saçak hüzün
bir yanım çocuk gülüşleri taşır
ve bir sabah uykusuz kalmış gözlerime
hayalin düşer
yokluğun hicran yarası
kapım soğuk rüzgarlara aralı
gelmeyeceğini bile ,bile
kor ateşler taşıyan
eski tapınak rahipleriyle
bu ateş yanmalı diyerek
ellerimi, gözlerimi, yüreğimi
kurban ediyorum kutsal adağım olarak
ruhum bir yalnızlık cenderesinde
çocuk yanlarımın vurulduğu bir rüyadayım
kırağı düşüyor gönül bahçeme
sen gidiyorsun
dağdan su gidiyor
deniz yarılıyor
ve yıkılıyor harabeleri İnka’ların
Pompei sıyırıyor küllerini
ve bir şehrin cesedini görüyorum
tüylerim diken diken
ve koşuyorum ya da uçuyorum bilmiyorum
kendimi yeniden yaratmak için
Etna’ nın küllerinden
sular taşıyorum gözlerimde
söndürmek için bu ateşi
lakin içimde yanan kor
tutuşturuyor bedenimi
ve rüzgar uçuruyor bir yandan
küllerimi insafsızca
Ganj’ın üzerinden.
Orhan Bektaş