7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1405
Okunma
EKMEK VE DİRENÇ
mişli zamanlardan bir gün
büyük çığlıklarla başladı her şey
o gün ilk tanışmasıydı kanla torağın
su ve ateşin
ve barut sonraları
yani yeni çıkmıştı dünya isimsiz bir rahimden
gün gelmiş ki baktığınızda
çevirdiğinizde dağlara başınızı
bıraktığınızda oltanızı tuzlu suya
solgun ve duygulu düşüncelerden yapılmış
bir evrenin tam orta yerinde
bahçelerde fidan ve su olarak
ve makine
veya oksijen ne bileyim
yada hayra geçen bir demet çiçek gibi
görürsünüz gecenin rengarenk aydınlığında
gün gelmiş ki baktığınızda
ateş ve kardelen
gizemli türkülerin
ve mucizesini toprağın yarattığı
kırmızı yanaklı elma tadında
gemici türkülerinden güç alıp
bir aradayken
görebilirsiniz sevgi ve saygının sonsuzluğunu
yani kabaran suların sözlüklerinde
yoktu ihanete dair bir şey
o günden beri
sonsuzluk içinde söylenmiş türküler
kimseyi aldatmadan
yıldızlar ve geceyle birlikte
durmak için uğraşıyordu
tek başına ve ayakta
deniz kuşları ve sahiller
bir yılın arta kalan günlerinde
ışık ve evren içinde
ansızın düşen yıldırım
ve kükreyen aslanlar gibi
ortasında okyanusun
doruklarında dağların
yağmurların
rüzgarların
ve hayal kuran kızların gözlerinde görürsünüz
toprağın hasretini ve meşalesini özgürlüğün
gün gelmiş ki baktığınızda
dokunduğunuzda kendi kalbinize
yankılarını duyunca suda ve havada
görürsünüz
ekmek ve direncin parıldayan sevdasını