2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3392
Okunma
ZAMAN
ve yaşımı taşıyan başım
bir daha taşlara vurulmayacak
zamanın bu kadar erken
bu kadar çabuk geçeceğini düşünmedim
naza bile kaçmamıştı kör olası
bir damla yaş hatırına gülümsemeden geldi
ve ben yırtılmış bir gökyüzünü
dikmeye hazırlanırken dağlanmış yüreğimde
narin bir kelebek gibi uçtu
akıp giden boşlukta
kurtuluşu olmayan pusulardan geçti
yıllar erken akarken yarına
çıngıraklı zehrin şerbet tadıydı dilimin ucunda
ve kar altında bir kardelen
zırhlı bir dilenci ağzıyla
güneş duası yapıyordu
bereketli olsun diye sarı başaklar
mevsimler zamana ayak uyduramıyorlardı
oy dayanamadığım zulüm ağlatma beni
can umutlu
can şaşkın
can kahredici gözlerimde
birini vurmuşum gibi bakma öyle
hesaplar sağlamasız yapılıyor
vicdan hududu yaklaşıyor bir gönülden diğerine konan
yüreğin ufuk çizgisinde bölünmüş ikiye
zaman portakal dilimi şimdi
gittikçe tükenmekte
tetiksiz bir silahın mermisi
ölçülmeyen bir matematik aklımızın ermediği
eşit bölünmeden yenilen bir ekmek
bir tas su
bir kuzunun acıkmışlığı seneye kurban edilen
yanmışlığı bir annenin dizlerine vuran
ağlaması
seni beni içine alan
kederli bir dünyadan gelip geçmekte zaman
çabuk yetişen bir dama taşı
ilansız bir ısmarlamayla koşan
rekor kırmış atlet hızıyla
utangaç bir bakışın kuş dilidir
meteliksiz kalmış emektar bir oyuncu gibi
yaşlanıp gitmekte zaman
kaidesiz ve acımasız
duldasında mola vermeyen
kıpırtısız büyümüş bir gönülün dağınık saçlarında
takılmayan bir gül gibi solmakta
kırmızı akmakta zaman
yeşilin mavinin
siyahın beyazın
bütün renklerin çaldığı kırmızı
hani canımızın boyandığı renk
hani telaşa saran insanı
hani beş lira fazla olsun dediğimiz
hani canımız
hani damarlarda dolaşan kanımız gibi
kırmızı akmakta zaman
ayak ucundan başına kadar dolanan
ve altmış beş yaşındaki Ali dayıyı
düşündürecek kadar tehlikeli olan
şu musibet mendeburu bir türlü göremedim
zaman vurulursa sırtından
karanlığın sise boğulduğu bir akşam
bedava kazanılmış zafer gibi haykırmak bize yakışmaz
illaki göğsünden vurulacak
illaki göğsünden